Rus ressam Nikolay Kasatkin, sıradan insanların hayatından yola çıkarak güçlü bir toplumsal gerçekçilik dili kuran sanatçılardan biriydi. Moskova’da başlayan yolculuğu, işçi sınıfının gündelik yaşamını resimle anlatan bir sanat duruşuna dönüştü.
Hem eğitimci hem ressam kimliğiyle Rus sanat tarihine damga vuran Kasatkin, bugün hala gerçekçi anlatımın ustaları arasında gösteriliyor.
Moskova’da Başlayan Sessiz Bir Yolculuk
13 Aralık 1859’da Moskova’da doğan Nikolay Kasatkin, 17 Aralık 1930’da yine Moskova’da, 71 yaşında hayatını kaybetti.
Kasatkin’in çocukluğu, gravür ve taş baskı ustası olan babasının atölyesinde geçti ve bu ortam onun sanata olan merakını pekiştirdi. Moskova Resim, Heykel ve Mimarlık Okulunda geçirdiği on yıllık eğitim süreci, ona dönemin önemli isimleri Vasili Perov ve Illarion Pryanişnikov gibi hocaların rehberliğini sundu. Daha ilk yıllarında insan hikayelerine yönelen sanatçı, mezuniyetinde hazırladığı Kilise Kapısında Dilenciler adlı eseriyle dikkat çekti ve ödül kazandı.
Halkla Buluşan Resimler
Kasatkin için asıl dönüm noktası, 1891’de eserlerini sansürden uzak bir şekilde halka ulaştırmayı amaçlayan Geziciler hareketine katılmasıydı. Bu sayede tabloları geniş kitlelerle buluştu.
Devrim Öncesinin Çalkantılı Yılları

Kasatkin, 1900 Paris Evrensel Sergisine katılarak uluslararası alanda görünürlük kazandı ve St. Louis Dünya Fuarında eserleriyle beğeni topladı. 1905 Devriminin ardından Rusya’da yaşanan siyasal ve toplumsal gerilimleri, işçi sınıfının yaşam mücadelesiyle birlikte resimlerine taşıdı.
Onun tablolarında maden ocaklarındaki yorgun yüzler, şehirde hayatta kalmaya çalışan aileler ve değişen toplumun izleri açıkça görülebilir. Bu dönem, onun toplumsal gerçekçilikte öncü kabul edilmesini sağlayan en güçlü üretim yıllarını oluşturdu.
Sessiz Bir Veda
1924’te İngiltere’ye giderek işçilerin yaşamını yerinde gözlemledi ve bu çalışmalarını Moskova’daki Devrim Müzesinde sergiledi.
Yaşamının son yıllarında da üretmeye devam eden sanatçı, 1930 yılında bir sergi sunumu sırasında aniden hayatını kaybetti. Ardında bıraktığı Bir İşçinin Ailesi, Fakirler, Kömür Parçaları Toplayanlar ve İlçe Mahkemesi Koridorunda gibi eserler, sosyal gerçekçiliğin en çarpıcı örnekleri arasında yer almaya devam ediyor.




