SİBEL BAY
Resim bölümü mezunu olan Tuğba Can, Hamamönü'nde bulunan atölyesinde resim ve seramik başta olmak üzere birçok sanat dalı ile ilgileniyor.
1978 yılında Ankara'da doğan Tuğba Can, 7 yaşında kurduğu moda tasarımcısı olma hayalini gerçekleştirerek farklı alanlarda kendini geliştirmeye devam ediyor.
Meslekte ilerleyebilmesi adına ailesinin sürekli kendini desteklediğini belirten Can, "Ailem ilerleyebilmem adına bana hiçbir iş yaptırmazdı. Ben de hep farklı alanlara doğru kendimi yönlendirerek geliştirdim" şeklinde konuştu.
7 yaşından itibaren neredeyse her şeyi kendisinin tasarladığını aktaran Can, "Her şeyi kendim yapıyorum, bundan oldukça keyif alıyorum. Durmayı, bırakmayı pek sevmiyorum, çünkü çalışmayı bıraktığımda farklı şeyler düşünüyor ve konsantre olamıyorum. Birkaç işi bir arada yapmayı seviyorum. Bu nedenle de burada yalnızca tek bir sanat dalına yer vermek yerine birden fazla sanatı konu alan bir atölye oluşturmak istedim. Burada dikiş, seramik ve resim dersleri de veriyorum. Aynı zamanda çocuklara yönelik atölyeler de oluşturuyorum” dedi.
“Seramikte En Temelden Başlamak Önemli”
Özellikle son zamanlarda seramik üzerine çalışan Can, seramiğe yaklaşık dört yıl önce kurslar aracılığı ile başladığını dile getirdi. “Bir işi yaparken ilk olarak onun alfabesini öğreniyorum” diye konuşan Can, yapılan herhangi bir işi öğrenmeye başlandığına en temele inilmesinin önemine ilişkin vurgu yaparak konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Özellikle seramik konusuna en temelden başlanmalı. Seramik yalnızca şekillendirme değildir. Çamurun kıvamı, çamurun nerede kullanılacağı, fırının nasıl ayarlanacağı, hangi boyadan faydalanılacağı gibi birçok dinamik bulunur. Bunların hepsini bir araya getirmek oldukça önemlidir.”
Şekillendirmenin yanı sıra renklendirme işlemine de ayrıca önem verdiğini ifade eden Tuğba Can, seramikte ilginç şekillendirmeler yaparak farklı tasarımlar elde etmekten hoşlandığını söyledi. Alice Harikalar Diyarında, Veba Kargaları, kedi figürleri gibi birçok fantastik ögeyi seramik ile bir araya getiren Can, şunları kaydetti: “Seramik sanatında sıklıkla bardak yapılır ancak ben yaptığım bardaklara farklı bir şekilde yaklaşarak onları biçimlendirmeye çalışırım. Eserlerimi konuşturmayı ve onlara hikâye oluşturmayı isterim. Dümdüz bardak ya da herhangi bir ürün yapmak bana göre değildir. Bunu sanata da pek yakıştıramıyorum. Aynı zamanda resim kökenli olduğum için her alanda olduğu gibi seramik sanatında da her şeyi renklerle ifade etmeyi çok seviyorum. Kullanmış olduğum renklerin bana hissettirdikleri oldukça önem kazanıyor. Canlı renkleri kullanmayı ayrıca çok seviyorum.”
“Sanatçı, Kendi Yaptığı İşi Sevmeli”
Sanat alanında seri üretim yapılmasını doğru bulmadığını belirten Can, ilgilendiği diğer bir alan olan moda sektöründe de aynı bakış açısını sürdürdüğünü söyledi. Giyim konusunda da farklılıklara açık olduğunu ve özgünlüğe önem verdiğini ifade eden Can, “Sanatçı, öncelikle kendi yaptığı işi sevmeli ve benimsemelidir. Hissettiği duyguları korkmadan ve çekinmeden eserlerine yansıtmalıdır” dedi.
“Popüler Kültüre Yenik Düşmemek Gerekiyor”
Popüler kültüre yenik düşmek istemediğini ve bu nedenle de her konuda özgün ve farklı çalışmalar yaptığını belirten Can, “İnsan yaptığı her şeyde kendini ifade etme gayreti içerisine girer. Dolayısıyla üretimin her aşaması önemlidir” ifadelerini kullandı.
Moda alanında yaklaşık yedi yıl boyunca çalıştığını söyleyen Can, yalnızca tasarladığı ürüne değil, bütün kombine önem verdiğini dile getirdi. Can, özellikle popüler kültürün en derinden hissedildiği moda sektöründe de özgünlüğün, bireyin duruşunu ve kimliğini belirlediğini ifade ederek popüler kültür yerine özgün adımlar atılması gerektiğine değindi.