Uçuş sırasında karşılaşılan sert inişler, yolcular için yürek hoplatıcı ve bazen travma yaratacak düzeyde olabilir ancak bu durum, çoğu zaman pilotun doğru ve güvenli bir karar almasıyla ilgilidir ve herhangi bir hata işareti değildir.
Uçakların inişte sert temas yapmasına yol açan başlıca faktörler şunlardır:
Kısa pist: Uçağın frenleme sistemleri en erken anda devreye girebilmek için piste kararlı ve hızlı şekilde oturması gerekir. Yumuşak iniş, fren mesafesini uzattığından güvenlik riski oluşturabilir.
Islak veya yağmurlu pist: Lastiklerin su tabakasını yarıp piste tutunabilmesi için güçlü bir ilk temas gerekir. Aksi takdirde aquaplaning (kayma) riski oluşur.
Rüzgâr ve türbülans: Yan rüzgâr ve türbülansın yoğun olduğu durumlarda uçağın tek seferde kararlı bir şekilde piste oturması gerekir; bu da genellikle sert bir inişle sağlanır.
Tekerleklerin sıfır hızla piste değmesi: Tekerlekler havada dönmez ve piste temas anında 0 km/s’den 250–300 km/s’ye çıkmak zorundadır. Bu ani hızlanmayı sağlayacak temas şiddeti, inişi sert hissettirebilir.
Sert İnişin Yolcular Tarafından Algılanışı
Bazı inişler, yolculara “uçağın altı kırıldı” hissi verebilir ancak uçakların iniş takımı, gövde bağlantıları ve amortisör sistemleri, bu ani yüklerin çok daha fazlasını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır.
Kokpit açısından çoğu sert iniş, dışarıdan göründüğü kadar olaylı değildir; tamamen kontrol altında ve prosedüre uygundur.
Yere teker değdiğinde hissedilen sarsıntı, pilotun doğru zamanda doğru kararı vermesinin sonucudur. Bazen yolcular için rahatsız edici olan bu sert iniş, aslında uçuşun güvenli anlarından biridir.
Çevresel koşullar, pist durumu ve rüzgâr yönü gibi faktörler her inişte farklılık gösterir; bu nedenle pilot, güvenliği sağlamak için bazen sert inişi tercih etmek zorundadır.