Zaman zaman vücudun belirli bölgelerinde, belirgin bir neden olmadan ortaya çıkan kaşıntı, birçok insanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir durumdur.
Genellikle geçici olduğu düşünülse de, bu his bazen vücudun altta yatan bir sağlık sorununa verdiği sinyal olabilir. Uzmanlara göre kaşıntı, yalnızca cilt yüzeyinde değil, vücudun iç sistemlerinde de meydana gelen değişimlerin bir göstergesidir.
Tıp literatüründe “kaşıma gerekliliği uyandıran rahatsız edici his” olarak tanımlanan kaşıntı, aslında ağrıya oldukça benzer bir sinir mekanizmasıyla iletilir.
Ağrı ve kaşıntı, aynı sinir yolları üzerinden beyne taşındığı için, biri ortaya çıktığında diğeriyle karıştırılabilecek kadar yakın hissedilebilir ancak kaşıntının nedeni genellikle ağrıdan farklıdır ve çoğu zaman cilt, bağışıklık sistemi veya metabolik hastalıklarla ilişkilidir.
Kaşıntı Neden Ortaya Çıkar?
Kaşıntının kaynağı, genellikle cildin yüzeyinde meydana gelen bir tahriş veya alerjik tepki olsa da, bazı durumlarda vücuttaki sistemsel rahatsızlıklar da bu hisse yol açabilir. Eğer kaşıntı sadece belirli bir bölgeyle sınırlıysa, cilt kaynaklı bir problemden şüphelenilir ancak kaşıntı vücudun genelinde hissediliyorsa, karaciğer, böbrek, tiroit gibi organlarda bir işlev bozukluğu olabilir.
Uzmanlar, kaşıntıyı iki ana grupta inceler: bölgesel kaşıntılar ve genel kaşıntılar.
Bölgesel kaşıntılar, genellikle cilt hastalıklarıyla ilgilidir. Örneğin kafa derisinde oluşan kaşıntının nedeni kepek, alerjik egzama, kontakt dermatit (temas sonucu oluşan kızarıklık ve döküntü), sedef hastalığı ya da bit olabilir.
Genel kaşıntılar ise tüm vücudu etkileyebilir ve çoğu zaman iç hastalıkların belirtisidir. Demir eksikliği, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları, tiroid bezinin az ya da fazla çalışması, bazı kan hastalıkları ve kanser türleri genel kaşıntıya yol açabilir.
Bazı ilaçlar da kaşıntıya neden olabilir. Özellikle morfin türevleri ve bazı ağrı kesici ilaçlar vücutta histamin salınımını artırarak kaşıntı hissini tetikleyebilir. Ayrıca psikolojik faktörler de kaşıntıyı etkileyebilir.
Stres, anksiyete veya depresyon gibi durumlarda vücudun savunma sistemi değiştiği için, kişi fiziksel bir neden olmadan da kaşıntı hissedebilir.
Kaşıntı Vücudun Uyarı Sinyali Olabilir
Kaşıntı, çoğu zaman vücudun bir uyarı mekanizması olarak değerlendirilir. Ciltteki bir parazit, mantar, enfeksiyon ya da tahriş, vücudun bu bölgeye dikkat çekmesini sağlar ancak kaşıntı sürekli hale gelmişse veya belirli bir nedene bağlanamıyorsa, bu durumda ciddi bir sağlık sorunu ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Uzmanlar, üç haftadan uzun süren veya ciltte yara ve kızarıklıkla birlikte görülen kaşıntılarda mutlaka dermatoloji uzmanına başvurulması gerektiğini vurguluyor.
Kaşıntı Nasıl Tedavi Edilir?
Kaşıntının tedavisinde en önemli adım, altta yatan nedeni doğru şekilde belirlemektir. Eğer sorun cilt kaynaklıysa, topikal (bölgesel) tedaviler genellikle yeterli olur. Ancak sistemik bir hastalık söz konusuysa, yalnızca semptomların giderilmesi geçici bir çözüm sağlar.
Uzmanlar tarafından önerilen başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:
Nemlendirici ve steroid içerikli kremler: Ciltteki kuruluk, kaşıntının en yaygın nedenlerinden biridir. Bu durumda, nemlendirici ve kortikosteroid kremler cildi yatıştırır. “Islat ve kapla” yöntemi olarak bilinen uygulamada, kişi gece yatmadan önce ılık bir duş alır, cilt nemliyken merhem uygular ve bu işlemi iki hafta boyunca tekrarlar.
Anti-inflamatuar ilaçlar: Bu ilaçlar, ciltteki kızarıklık, pullanma, yanma ve kaşıntıyı azaltır. Özellikle egzama, sedef ve alerjik reaksiyonlarda etkilidir.
Yüz için özel merhemler: Vücudun diğer bölgelerinde kullanılan bazı kremler yüzde tahriş veya sivilceye neden olabileceğinden, yüz bölgesi için özel olarak üretilmiş ürünlerin tercih edilmesi gerekir.
Antihistaminik ilaçlar: Alerjik reaksiyonlar sonucu vücutta histamin maddesi salgılanır ve bu da kaşıntıya yol açar. Antihistaminikler, histaminin etkisini engelleyerek rahatlama sağlar. Ancak bu ilaçlar yalnızca semptomları bastırır, altta yatan nedeni ortadan kaldırmaz.
Uzmanlardan Öneriler
Kaşıntı şikâyeti yaşayan kişilerin, öncelikle tahriş edici sabun, deterjan veya parfümlü ürünlerden uzak durması önerilir. Ayrıca sık duş almak cildi kurutabileceği için, ılık suyla kısa süreli banyo yapılmalı ve sonrasında mutlaka nemlendirici kullanılmalıdır. Pamuklu kıyafetler giymek, cildin hava almasını sağlayarak kaşıntı riskini azaltır.
Eğer kaşıntı gece artıyor, uykuyu bölüyor veya ciltte kızarıklık ve kabuklanma gibi belirtiler eşlik ediyorsa, vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır. Çünkü bazen basit bir kaşıntı hissi, ciddi bir sistemik hastalığın ilk belirtisi olabilir.