Yüksekten düşme vakaları genellikle ciddi yaralanmalar veya ölümle sonuçlanır. Bununla birlikte, bazı istisnai durumlarda kişiler hayatta kalabilmektedir.
Örneğin, 2023 yılında Grand Kanyon’un kuzey kenarında 30 metreden düşen bir çocuk sağ kalmıştır. 1970’lerde ise 10 bin metreden paraşütsüz düşen hostes Vesna Vulović yaşamını sürdürmüştür.
Bu örnekler, yüksekten düşmelerin her zaman ölümcül olmadığını göstermektedir. Ancak uzmanlar, hayatta kalma olasılığının birçok faktöre bağlı olduğunu belirtmektedir.
Düşüş Pozisyonu Hayatta Kalma Olasılığını Etkiler
Düşüş sırasında vücudun aldığı pozisyon hayatta kalma olasılığını doğrudan etkiler. Baş üzerine düşmek en yüksek riskli senaryo olarak kabul edilir.
Ayaklar üzerine düşmek ise vücuda gelen darbenin dağıtılmasını sağlar ve hayatta kalma olasılığını artırabilir. Bu durum, düşüş yüksekliği, zeminin sertliği ve kişinin fiziksel durumu gibi faktörlerden etkilenmektedir.
Zeminin Sertliği ve Yaralanma Riski
Düşülen yüzeyin sertliği, hayatta kalma olasılığını belirleyen önemli bir faktördür. Yumuşak zeminler düşme sırasında vücuda gelen enerjiyi absorbe ederek ölüm riskini azaltmaktadır.
Beton veya taş gibi sert zeminler ise ciddi yaralanmalara ve ölüm riskine yol açmaktadır.
Araştırmalar, 15 metre (yaklaşık dört kat) yükseklikten düşen bir kişinin hayatta kalma olasılığını yaklaşık yüzde 50 olarak göstermektedir.
Bu tür düşmelerde karaciğer, dalak veya akciğer yaralanmaları ile kaburga kırıkları ortaya çıkabilmektedir. 18 metre üzerindeki düşmelerin büyük çoğunluğu ölümle sonuçlanmaktadır. 24 metreden daha yüksek düşmelerde hayatta kalma olasılığı yaklaşık yüzde 10’dur.
