80 yaşındaki yazar Şahin, yazının kendisi için bir terapi ve hayat rehberi olduğunu belirterek, “Yazmak bana güç veriyor” ifadelerini kullandı. Çocuk yaşlarda kaleme ilgi duymaya başladığını aktaran Şahin, ilk ciddi adımlarını ise tam 50 yıl önce attığını kaydetti. O günden bu yana kalemini hiç bırakmadığını vurgulayan Şahin, yazılarında en çok kendi hayatına, yaşadıklarına ve çevresinde gördüklerine yer verdiğini ifade etti.
“Çocukluktan Beri Yazmaya Hevesim Vardı”
Yazarlığa nasıl başladığını anlatan Şahin, kalemle kurduğu bağın aslında çok erken yaşlarda şekillendiğini dile getirerek, “Çocukluktan beri yazmaya hevesim vardı ama gerçek anlamda yazmaya 50 sene önce başladım.” dedi.
80 yaşına rağmen hâlâ yazmaya devam ettiğini belirten Şahin, yazının kendisi için yalnızca bir uğraş değil, hayatının merkezinde duran bir ifade biçimi olduğunu söyledi. Duygularını, gözlemlerini ve yaşanmışlıklarını satırlara dökerek hem kendi hayatını kayıt altına aldığını hem de gelecek nesillere bırakılacak bir miras oluşturduğunu kaydetti.
“En Çok Kendi Hayatımı Yazdım”
Kaleme aldığı yazıların odağında kendi hayatının bulunduğunu aktaran Şahin, kendi hikâyesini yazmanın hem bir hafıza hem de bir paylaşım olduğuna dikkat çekerek, “En çok kendi hayatımı yazdım. Ondan sonra ne görüyorsam onları yazıyorum.” diye konuştu.
Yaşadıklarını yazıya dökerken bir yandan da toplumun belleğini tuttuğunu belirten Şahin, gözlemlerini ve çevresinde karşılaştığı olayları kaleme alarak kuşaklar arasında bir köprü kurduğunu ifade etti.
“Her Yaşa Yetecek Kadar Öğüt Var”
Şahin, yazılarının önemli bir özelliğinin her yaş grubuna hitap edebilmesi olduğunu vurguladı. Özellikle gençlere yol gösterecek satırlara ağırlık verdiğini belirterek şunları söyledi:
“Gençlere de, yaşlılara da öğütlü şeyler yazıyorum. Yazdıklarımda hayatın farklı dönemlerine dair dersler, tecrübeler ve hatırlatmalar var. Hepsi zaten çok öğütlü şeyler. İnsan hangi yaşta olursa olsun, kendine uygun bir pay çıkarabilir. Her yaşa yetecek kadar var.”
Gençlere yazmaya başladıklarında öncelikle hayatın içinden konulara odaklanmalarını tavsiye eden Şahin, yazının hem insanı büyüten hem de başkalarına yol gösteren bir güç olduğunu dile getirdi.
“Aklımdakileri Kitaba Dökmeye Başladım”
Şahin, yazmanın yalnızca bireysel bir uğraş olmadığını, insanlara öğüt verme, deneyim aktarma ve iz bırakma biçimi olduğunu vurguladı. Yıllar boyunca zihninde biriktirdiği düşünce ve anıları zamanla kitaplaştırdığını kaydeden Şahin, yazının onun için bir yaşam biçimi olduğunun altını çizerek, “Ben küçüklükten beri aklımın bir köşesinde tuttuklarımı, yaşadıklarımı ve gördüklerimi yazıya dökmeye başladım. Zamanla bunlar kitaba dönüştü.” dedi.
“Yazmak Güç Veriyor”
Kalemin, bireyin iç dünyasını açığa çıkarmakla kalmadığını, aynı zamanda insanları düşündüren, yönlendiren ve birleştiren bir bağ oluşturduğunu vurgulayan Şahin, yazının kendi hayatında derin bir anlam taşıdığını belirterek, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:
“Yazmak bana güç veriyor. Yazdıklarımda hem kendi hayatım var hem de başkalarına faydası dokunacak öğütler. İnsan yaşadıkça yazacak, yazdıkça da yaşayacak. Yazı benim için sadece bir uğraş değil, adeta hayatı yeniden kurma biçimi.”