Behçet hastalığı, ağızda ve genital bölgede tekrarlayan yaralar (ülserler), göz iltihabı (üveit) ve cilt lezyonlarıyla karakterize, kronik ve sistemik bir otoimmün vaskülit hastalığıdır. Yani bağışıklık sisteminin, vücudun kendi damarlarına saldırması sonucu ortaya çıkmaktadır. İlk kez Türk dermatolog Prof. Dr. Hulusi Behçet tarafından tanımlandığı için ‘Behçet’ ismini almıştır. Hastalık, hem arterleri (atardamarlar) hem de venleri (toplardamarlar) etkileyebilmektedir.
Behçet hastalığı, vücudun pek çok sistemini etkileyebilen otoimmün bir hastalıktır. Belirtileri erken tanınıp uygun tedavi uygulanırsa, hastalar normal yaşamlarını sürdürebilir. Özellikle göz ve damar tutulumu ciddiye alınmalı, düzenli kontrol altında olunmalıdır.
Behçet Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Belirtiler kişiden kişiye değişebilirken en sık görülenleri şunlardır:
Ağızda aft benzeri yaralar: Genellikle ağrılıdır, iyileşse bile tekrar eder.
Genital yaralar: Erkeklerde skrotumda, kadınlarda vulvada, genellikle iz bırakarak iyileşir.
Göz tutulumları: Üveit, retina damarlarında iltihap, görme kaybına yol açabilir.
Cilt lezyonları: Akne benzeri döküntüler, kızarık nodüller (eritema nodozum)
Eklem ağrıları ve şişlik: Özellikle diz, ayak bileği ve el bileğinde
Sindirim sistemi sorunları: Karın ağrısı, ishal, ülseratif lezyonlar
Nörolojik belirtiler: Baş ağrısı, menenjit benzeri bulgular, nadiren felç
Damar tutulumları: Damar tıkanıklıkları, anevrizma, tromboflebit
Test pozitifliği: HLA-B51 genetik markörü taşıyan kişilerde daha sık görülür.
Behçet Hastalığının Tedavisi Nasıldır?
Behçet hastalığında tedavi belirtilere ve tutulan organlara göre değişirken en bilinen tedavi yöntemleri şunlardır:
Kortikosteroidler (Prednizolon): Enflamasyonu kontrol altına almak için
Bağışıklık baskılayıcı ilaçlar: Azathioprine, cyclophosphamide, methotrexate
Anti-TNF ilaçları: Özellikle göz ve damar tutulumu olanlarda
Kolşisin: Özellikle ağız/genital yaralar ve eklem ağrılarında etkili
Kimlerde Görülür?
· Genellikle 20-40 yaş arasında başlar.
· Erkeklerde daha ağır seyreder.
· Türkiye, Ortadoğu, Japonya ve Akdeniz ülkelerinde daha yaygındır.
· Genetik yatkınlık önemli rol oynar.