Doğumun ardından yaşanan hormonal değişimler ve duygusal dalgalanmalar, birçok anne için zorlu bir süreci beraberinde getirebiliyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Yeşim Ruhat Kutlu, doğum sonrası depresyonun annelerin yüzde 10-20’sinde görüldüğünü belirterek, “Erken fark edilmezse ağır psikiyatrik tablolar gelişebilir” diyerek aileleri uyardı.
Doğum Sonrası Ruhsal Dengeye Dikkat
Psikiyatri Uzmanı Dr. Yeşim Ruhat Kutlu, doğumun yalnızca fiziksel değil, duygusal anlamda da büyük bir değişim dönemi olduğunu vurguladı. Kutlu, “Gebelik sürecinde yükselen hormonlar, doğumdan sonra hızla düşer. Bu biyolojik dalgalanma, kadının ruh halini doğrudan etkileyebilir” dedi.
Uzman, bu dönemde yaşanan huzursuzluk, ağlama isteği, çaresizlik gibi duyguların çoğu zaman “annelik hüznü” olarak bilinen geçici bir durum olabileceğini belirtti. Ancak belirtiler uzarsa dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Annelik Hüznü Geçicidir, Ancak Depresyon Değil
Doğum sonrası dönemde kadınların yarısında görülen ‘baby blues’ tablosunun genellikle kısa sürdüğünü aktaran Dr. Kutlu, “Bu dönemde duygusal dalgalanmalar 2-3 hafta içinde azalır. Ancak süre uzuyorsa doğum sonrası depresyon akla gelmeli” uyarısında bulundu.
Toplumdaki “anne olmanın mutluluk getirmesi gerekir” düşüncesinin kadınları baskı altına aldığını ifade eden uzman, “Anneler yaşadıkları sıkıntıları gizleme eğiliminde oluyor. Bu da suçluluk duygusunu artırıyor” dedi.
Uzun Süren Belirtiler Tehlike Sinyali
Dr. Kutlu, doğum sonrası depresyonda yorgunluk, uykusuzluk, kaygı, suçluluk hissi ve bebeğe zarar verme korkusu gibi belirtilerin ön planda olduğuna dikkat çekti.
Bazı durumlarda, hayatın anlamsız geldiği ve intihar düşüncelerinin ortaya çıktığı vakalar görülebiliyor. Bu nedenle depresyonun erken fark edilmesi hayati önem taşıyor.
Hormonal Değişimler ve Çevresel Etkenler Rol Oynuyor
Doğum sonrası depresyonun yalnızca duygusal değil, biyolojik nedenlerle de ilişkili olduğunu belirten Kutlu, “Doğumla birlikte östrojen, progesteron ve oksitosin seviyelerinde ani düşüş yaşanır. Bu durum ruh halini doğrudan etkiler. Ayrıca uykusuzluk, yetersiz beslenme ve sosyal destek eksikliği riski artırır” dedi.
Uzman, gebelik süresince yaşanan stres, aile içi çatışmalar ve çevresel baskıların da bu durumu tetikleyebileceğini söyledi.
Aile Desteği İyileşmenin Anahtarı
Yeni doğum yapan bir kadının ruhsal durumunu fark etmesinin çoğu zaman zor olduğunu belirten Dr. Kutlu, “Bu noktada eşin ve ailenin desteği çok önemlidir. Annenin yalnız kalmaması, duygularını paylaşabileceği bir ortam bulması iyileşme sürecini hızlandırır” dedi.
Uzman, tedavide ilaçların yanı sıra psikoterapi ve sosyal destek yaklaşımlarının da önemli rol oynadığını belirterek, “Anneyi yargılamadan dinlemek, en etkili tedavi adımlarından biridir” ifadelerini kullandı.
 
             
             
                             
                             
                            



 
         
         
         
         
        