Ankara'nın kalbinde, tarih ve sanatın iç içe geçtiği bir yer: Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi. Yüksel Erimtan'ın koleksiyonuyla hayat bulan bu müze, antik dönemlerden günümüze uzanan eserleriyle adeta bir zaman yolculuğu yapmanızı sağlıyor. Her bir parça, geçmişin izlerini modern dünyaya taşıyor.
Geçmişe Yolculuk Başlasın
Ankara Kalesi'nin hemen eteğinde yer alan Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, geçmişle bugünü buluşturan özel bir yer.
Müzenin temeli, Yüksel Erimtan isimli koleksiyonerin yıllar önce toplamaya başladığı antik yüzük taşlarıyla atılmış. Bu küçük tutku zamanla büyümüş, bir koleksiyona dönüşmüş ve 2015 yılında halka açık bir müze haline gelmiş. Yalnızca eserlerle değil, aynı zamanda sergi salonları, atölyeleri, kafesi ve kütüphanesiyle tam bir kültür noktası.
Zengin Bir Koleksiyon
Müzenin koleksiyonunda, Anadolu’da yaşamış birçok uygarlığa ait eserler var. Hititlerden Urartulara, Romalılardan Bizans’a kadar uzanan bir tarihi yolculuk ziyaretçilerini bekliyor.
Müzede sergilenen eserler, binlerce yıl öncesine uzanan kültürel ve sanatsal izleri günümüze taşıyor.
Koyu yeşil kurşun sırlı, omuzdan iki kulplu içki kapları (skyphos), altın ve gümüş kaplama lüks kaplara alternatif olarak üretilmiş. Üzerlerinde çiçek, dal, enginar yaprakları ile müzik aleti çalıp dans eden ve ellerinde içki taşıyan erkek figürleri yer alıyor. Bunun yanında, zengin mezarlarına hediye olarak bırakılan atlı savaş arabası modeli, Urartu kadın ve erkeklerinin taktığı çeşitli madenlerden yapılmış takılar, bronz kemer parçaları, süs iğneleri, altın halkalar ve Helenistik kaseler göz dolduruyor. Bronz kaseler, salyangoz kaşıkları, boya bezemeli matara ve yüzük taşları da koleksiyonun dikkat çeken diğer parçaları arasında.
Tarihin Tanıkları: Yazıtlar, Tabletler ve Şiirler
Sergide yer alan sıvı adağı testileri, su, şarap ya da zeytinyağı gibi saf kabul edilen sıvıların tanrılara adanması için kullanılmış. Ok uçlarının altında, Mitanni Kralı Tuşratta'nın Mısır Firavunu III. Amenhotep'e yazdığı etkileyici bir mektuba ait: “Düşman ülkeme geldiğinde, ilahım Teşup onu benim gücüme teslim etti ve onu yendim. Onun ülkesine hiç kimse geri dönmedi. Bu mektupla birlikte sana bir savaş arabası, iki at ve bir erkek ve kadın hizmetkar yolluyorum. Hatti ülkesinin ganimetinin bir parçası olarak" sözleri yer alıyor.
Müzede ayrıca, çivi yazılı tabletler, bir kölenin satışına dair belgeler ve Roma şairi Marcus Valerius Martialis’in bir kandilin yanında yer alan nükteli sözü ziyaretçilere tarihsel bir yolculuk sunuyor: “Ben, neşelendiren bardakların uzattığı geceleri severim: Sen ise su içip asık suratınla masadan kaçarsın. Sen karanlığı seversin: Ben ise şahitlik için bir kandil ile eğlenmeyi tercih ederim...”
Müze duvarında yer alan Meleagros’un şiiri ise ziyaretçilerin kalbinde yer ediyor:
“Söyleyin sevgilime:
Kalp para gibiymiş öpücükleri,
Zaman aşındırdı da,
Bakır çıktı her birinin altından.”
Savaşta kullanılan objelerden gündelik eşyaya kadar pek çok detayla geçmişi daha yakından tanıma fırsatı sunuyor.
Paralar, Takılar ve Mühürler
Burada sadece çömlekler değil; eski dönemlere ait sikkeler, mücevherler ve mühür taşları da sergileniyor. Altın, gümüş, bronz gibi çeşitli madenlerden yapılmış sikkeler ve farklı uygarlıkların paraları günümüzle buluşturuluyor.
Özellikle taşlardan oyulmuş mühürler çok ilgi çekici. Kadınlara ait kolyeler, bilezikler, küpeler ise geçmişin zarafetini bugüne taşıyor. Bu bölümler hem tarih meraklılarını hem de sanatı sevenleri etkiliyor.
Hem Tarih Hem Sanat
Erimtan sadece bir müze değil, aynı zamanda canlı bir sanat ve etkinlik merkezi. Müze binası, eski Ankara evlerinin restore edilmesiyle oluşturulmuş. Hem tarihi bir havası var hem de modern detaylarla çok şık görünüyor. Tarihe dair yeni bilgiler öğrenmek, keyifli vakit geçirmek ve geçmişle iç içe olmak için harika bir durak.