Otomobil sinyal lambaları, sürücüler için basit bir yön bildirme aracı gibi görünse de, bu ışıkların yanıp sönme ritmi hem biyolojik hem de mühendislik prensiplerine dayanır. Günümüzde tüm araçlarda sinyal lambalarının yanıp sönme hızı, uluslararası standartlarla belirlenmiştir.
Uluslararası Standartlarla Belirlenen Frekans
Avrupa’da ECE R48, Amerika’da ise SAE J590 regülasyonları, sinyal lambalarının dakikada 60 ila 120 kez, yani saniyede yaklaşık 1–2 kez yanıp sönmesini zorunlu kılar.
Bu tempo, insan algısına en uygun aralık olarak kabul edilir. Yaklaşık 1 Hz frekansında yanıp sönme, göze ritmik ve dikkat çekici gelirken rahatsız edici bir etki yaratmaz.
Daha hızlı yanıp sönme durumunda ışık neredeyse sürekli yanıyor gibi görünür, daha yavaş tempoda ise sürücünün dönüş veya şerit değişikliği niyeti karşı tarafa geç iletilir.

Bimetal Rölelerden Elektronik Devrelere
Bu standardın kökeni, otomobil tarihinde kullanılan bimetal flaşör rölelerine dayanır. Bu sistemde akım geçtiğinde ısınarak bükülen metal devreyi keser, soğuduğunda ise yeniden temas ederdi. Bu doğal ısınma-soğuma süresi, yaklaşık 0.5–1 saniye arasında gerçekleştiği için sinyal lambaları saniyede 1–2 kez yanıp sönerdi.
Günümüz araçlarında bu mekanik sistemler yerini elektronik devrelere bırakmış olsa da, mühendisler alışılmış ritmi koruyarak hem yasal uyumluluğu hem de insan algısındaki sürekliliği sağlamışlardır.
İnsan Algısı ile Mühendisliğin Kesiştiği Nokta
Sinyal lambalarının klasik “tik-tak” sesi ve yanıp sönme ritmi, yalnızca bir araç göstergesi değil, insan gözünün algı sınırlarıyla mühendisliğin kesiştiği bir tasarım kararıdır.
Bu nedenle otomobillerdeki sinyal frekansı, sadece bir teknik ayrıntı değil, güvenli iletişimi mümkün kılan evrensel bir standarttır.





