Avrasya ticaretinde stratejik konumuyla öne çıkan Türkiye, Railport (demiryolu odaklı lojistik aktarma merkezi) yatırımıyla transit gücünü daha da ileri taşıyor. Orta Koridor’un yükselen jeopolitik ve ekonomik önemiyle birlikte, Türkiye sadece bir geçiş noktası değil, aynı zamanda bölgeye yön veren ana aktör konumuna geliyor. Yeni lojistik adımlar, ülkenin küresel tedarik zincirlerindeki rolünü güçlendiriyor.
Türkiye Avrasya'nın Lojistik Merkezi Oluyor
Çin’den başlayıp Türkiye’ye uzanan Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Koridoru, Türkiye’yi Avrasya ticaretinin merkezine yerleştiriyor.
Jeopolitik kırılmalar ve küresel tedarik zincirlerindeki değişimlerle bu güzergah, giderek daha çok tercih edilen bir ticaret yolu haline geliyor. Türkiye ise terminal kapasitesini artırarak bu hatta yön veren ülkelerden biri haline geliyor.
Railport Yatırımı Türkiye’yi Güçlendiriyor
Kocaeli’de faaliyete geçen Railport intermodal terminali, Türkiye'nin taşımacılıktaki dönüşümünde kritik bir eşik oldu.
Tam kapasiteye ulaştığında yılda 360 bin konteyner, 1,5 milyon ton genel kargo ve 125 bin römork taşıyabilecek kapasiteye sahip olacak bu yatırım, kara ve demir yolu entegrasyonuyla Avrupa-Asya hattında aktarma süresini önemli ölçüde azaltacak.
Türkiye Konumunu Stratejik Güce Çeviriyor
OMSAN Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ergun Arıburnu Türkiye’nin, sadece coğrafi olarak değil, altyapı yatırımları ve çok modlu taşımacılık kabiliyetiyle de fark yarattığını vurguladı. Bu avantaj artık sadece harita üzerindeki bir potansiyel değil, navlun maliyetleri, enerji trafiği ve tedarik zincirleri üzerinde doğrudan etkili stratejik bir güce dönüşmüş durumda.
Türkiye, Orta Koridor’un lojistik omurgasında üstlendiği rolü her geçen gün güçlendirirken, artık yalnızca Asya ile Avrupa arasında malların geçtiği bir rota değil, bölgesel ticareti yönlendiren stratejik bir aktör konumuna yükseliyor. Ülkenin gelişen sanayi altyapısı, büyüyen lojistik kapasitesi ve artan dış ticaret bağlantıları, transit ülke kimliğini aşarak küresel tedarik zincirlerinde belirleyici bir merkez oluşturuyor.
Bu dönüşümün önemini vurgulayan Caspian Policy Center Kafkasya İşleri Kıdemli Uzmanı Eric Rudenshiold, Türkiye’nin artan etkisini Orta Asya'nın üretim kapasitesinin Türkiye'nin sanayi ve lojistik altyapısıyla birleşerek bölgeyi küresel tedarik zincirlerinin önemli bir halkası haline getirdiğini ifade eden Rudenshiold, Türkiye’nin jeoekonomik konumunun giderek daha kritik bir noktaya evrildiğini belirtiyor.
Rudenshiold değerlendirmesinde ayrıca Türkiye’nin Orta Koridor’daki siyasi ve ekonomik rolüne dikkat çekerek, “Orta Koridor'un batı ucunda yer alan ve NATO üyesi olan Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya ekonomilerinin Avrupa ve küresel pazarlara entegrasyonunda siyasi istikrar, altyapı ve pazar erişimi açısından vazgeçilmez bir rol üstleniyor” sözleriyle ülkenin konumunun artık bölgesel bir zorunluluk haline geldiğini aktarıyor.
Türkiye’nin büyüyen ve çeşitlenen lojistik yatırımlarının bölge ticaretini ölçeklendirdiğini belirten Rudenshiold, bu kez enerji ve ham madde akışındaki değişime dikkat çekerek, “Enerji ihracatı, stratejik mineraller, imalat ürünleri ve dijital hizmetler giderek batıya doğru aktıkça, Türkiye sadece bir transit merkezi değil, Avrasya bağlantısının bir sonraki aşamasını şekillendiren temel ekonomik ortak haline geliyor” açıklamasında bulundu.
Hazar Geçişinde Yeni İşbirlikleri
Türkiye, Kazakistan ve özel sektör arasında imzalanan Ro-Ro taşımacılığı anlaşması, Hazar geçişinde darboğazların aşılmasını ve taşıma kapasitesinin artırılmasını hedefliyor. Aktau, Kuryk ve Bakü limanlarındaki kapasite artışları da bu işbirliğini destekliyor.
Avrupa da Orta Koridor’un Farkında
AB ülkeleri de Orta Koridor’un sunduğu jeopolitik fırsatlara odaklanıyor. Avrupa Parlamentosu’nun son toplantısında güzergahın stratejik önemi vurgulandı. Uyumlu altyapı ve dijitalleşme sayesinde Orta Koridor’un 2030’a kadar yıllık 11 milyon tonluk taşıma kapasitesine ulaşabileceği öngörülüyor.
