Kansas'ta yaşayan patolog Thomas Harvey'in 1955 yılında gerçekleştirdiği otopsi sonrasında Einstein'ın beyni, bilim dünyasının en büyük merak konularından biri haline geldi.
1955'te Einstein'ın ölümü ve ardından otopsisinde beynin bazı bölümlerini bilimsel araştırmalar için saklamıştı. Einstein, yaşamının son yıllarında sağlık sorunlarıyla mücadele ettiği esnada, ölümünden sonra beyninin bilimsel çalışmalar için kullanılmasını istemişti. Ancak, vasiyeti doğrultusunda bedeni yakılmıştı.
Bir Dehanın Kalıntıları: Einstein'ın Beyni
Princeton Hastanesi'nde gerçekleştirilen otopsi sırasında Thomas Harvey, Einstein'ın beynini çıkardı ve sonrasında onu yanında götürdü. Harvey, beynin içinde barındırdığı devrim niteliğindeki düşünceleri ve görelilik teorisini anlamak için onu sakladı. Ancak, bu hareketi, bilim dünyasında tartışmalara neden oldu. Kimi, Harvey'in bilimsel bir hazineyi koruduğunu savunurken, diğerleri onu sıradan bir mezar soyguncusundan farksız gördü.
Einstein’ın Beyninin Gizemi Nedir?
Beyin, zamanla farklı araştırmacılar tarafından incelendi. Anatomi profesörü Marian Diamond, beynin glial hücrelerini inceledi ve normalden farklı bir oran tespit etti. Ancak, bu bulgular diğer bilim insanları tarafından eleştirildi ve beynin normal bir beyinden farklı olduğuna dair yeterli kanıt sunmadığı iddia edildi. Daha sonra, Dr. Sandra Witelson, Einstein'ın beyninin parietal lobunun normalden farklı olduğunu keşfetti. Bu keşif, Einstein'ın düşünsel süreçlerinin nasıl işlediğine dair yeni bir anlayış sağladı.
Einstein’ın Beynine Ne Oldu?
Einstein'ın beyninin sırlarını tam olarak açığa çıkarmak henüz mümkün olmasa da, araştırmalar devam ediyor. Beyin, şu anda Almanya'daki Mütter Müzesi'nde sergileniyor ve bilim insanları hala onunla ilgili yeni keşifler yapma umudu taşıyorlar. Einstein'ın beyni, sadece bir dehanın kalıntısı değil, aynı zamanda bilimsel merakın bir sembolü olarak da yaşamaya devam ediyor.
