Kadınlarda doğurganlığı belirleyen en önemli faktörlerden biri olan yumurtalık rezervi, yaş ilerledikçe doğal olarak azalıyor. Ancak uzmanlar, bu azalmanın artık 20’li yaşlardaki kadınlarda da görülmeye başlandığını, bunun erken menopoz ve doğurganlık kaybı riskini artırdığını vurguluyor.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Kadın Hastalıkları ve Doğum, Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Zeki Salar, ailesinde erken menopoz öyküsü bulunan kadınların bu durumu ciddiye alarak düzenli kontrollerini ihmal etmemesi gerektiğine dikkat çekti.
“Eskiden 35 yaş civarında gördüğümüz yumurtalık rezervindeki azalmayı artık 20’li yaşlarda da görebiliyoruz.” diyen Dr. Salar, genetik yatkınlık, çevresel etkenler ve stresin süreci hızlandırabileceğini ifade etti.
Vücutta Verilen Erken Sinyallere Dikkat
Yumurtalık rezervinin azalması çoğu zaman belirti vermeden ilerlese de bazı işaretlerle kendini gösterebiliyor. Adet döngüsünün 28-30 günden 21 güne düşmesi, ateş basmaları, duygusal dalgalanmalar ve yorgunluk bu belirtiler arasında yer alıyor. Dr. Salar, bu sinyallerin dikkate alınması ve zaman kaybetmeden uzman kontrolüne başvurulması gerektiğini vurguladı.
Düşük Rezerv Kısırlık Anlamına Gelmez
Yumurtalık rezervinin düşmesi doğurganlık şansını ve yumurta kalitesini etkileyebiliyor. Ancak bu durum her zaman kısırlık anlamına gelmiyor. Dr. Salar, bebek sahibi olmayı planlayan kadınların geç kalmadan yumurta dondurma gibi koruyucu yöntemleri değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.
Erken Müdahale Önemli
Yumurtalık rezervinin korunması için erken müdahalenin önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Salar, yumurta dondurma, tüp bebek, PRP ve kök hücre tedavileri gibi seçeneklerin kişiye özel planlama ile uygulanabileceğini belirtti. Bu süreçte dengeli beslenme, düzenli egzersiz, stresi yönetme ve kimyasal maddelerden uzak durmanın da doğurganlığı korumada etkili olduğunu ekledi.
