Dil ve Konuşma Terapisi Araştırma Görevlisi Şevval Cengizli, kekemeliğin yalnızca konuşmanın takılması olmadığını, nörogelişimsel bir akıcılık bozukluğu olduğunu vurguluyor.
2-6 yaş arası erken müdahalenin çocuğun hem konuşma hem psikolojik gelişimi için kritik olduğunu belirten Cengizli, modern terapilerin yüksek başarı oranına sahip olduğunu aktarıyor.
Kekemelik Basit Bir Sorun Değil
Cengizli, kekemeliğin sadece ses veya hece tekrarlarından ibaret olmadığını, ses uzatmaları, bloklar, nefes kesilmeleri ve ani duraklamalara eşlik eden yüz, çene ve göz hareketleri gibi fiziksel davranışları da kapsadığını aktardı. “Bu bir mekanik sorun değil, beynin konuşmayı planlama ve motor komutları organize etme ağlarındaki etkileşim bozukluğunun sonucudur” dedi.
Erken Müdahale Hayati
Bilimsel çalışmalar, kekemeliğin en sık 2–5 yaş arasında ortaya çıktığını gösteriyor. Cengizli, “Bu kritik dönemde erken müdahale çocuğun psikolojik güvenliğini sağlar. Bekle, geçer’ yaklaşımı artık önerilmiyor” uyarısında bulundu.
Nedenler ve Risk Faktörleri
Kekemeliğin nedenleri arasında genetik yatkınlık, nörobiyolojik farklılıklar, çevresel baskı ve psikososyal faktörler bulunuyor.
Cengizli, risk faktörlerini 6 aydan uzun süren dalgalı seyir, aile öyküsü, erkek çocuklarda daha sık görülme, dil ve dikkat-bilişsel sorunlar olarak sıraladı.
Tedavi Yaklaşımı
Modern dil ve konuşma terapisi, kekemeliği tamamen ortadan kaldırmayı değil, iletişim becerisini güçlendirmeyi ve özgüveni korumayı hedefliyor.
Cengizli, “Bütüncül tedavi fizyolojik, psikolojik ve çevresel boyutları kapsar. Yanlış yaklaşım kekemeliği güçlendirir, doğru yaklaşım terapiden daha etkili olabilir” dedi.
Uzmanlardan Tavsiye
Cengizli, erken çocukluk döneminde başlanan terapilerin yüksek başarıya sahip olduğunu belirterek, pediatristler, aile hekimleri ve eğitimcilerin erken sevk sorumluluğu taşıması gerektiğini vurguladı.
“Beyin plastisitesi yüksekken müdahale hem konuşmayı hem özgüveni destekler” ifadelerini kullandı.





