Kimi zaman pencere kenarında kıvrılmış, kimi zaman bir ressamın dizinin dibinde sessizce duran kediler yüzyıllardır sanatçıların ilham kaynağı.

Tuvaldeki varlıkları yalnızca bir figür değil, insan ruhunun en derin duygularını yansıtan bir sembol. Batı sanatında kutsallıkla başlayan bu serüven Türk resminde sıcaklık, aidiyet ve yaşamın şiirselliğiyle buluştu.

Tuvalin Sessiz Kahramanları

Kediler, sanat tarihinin en eski ilham kaynaklarından biri. Antik Mısır’da tanrıça Bastet’in suretinde yüceltilen bu zarif varlıklar yüzyıllar boyunca tuvallerde gizem ve asaleti temsil etti.

Rönesans döneminde kediler ev yaşamını ve doğallığı anlatan sahnelerde yer aldı. Leonardo da Vinci’nin eskizlerinde, Vermeer’in ışıkla dolu odalarında ve Manet’nin kadın portrelerinde hep bir kedi gölgesi görülür. Onlar yalnızca süs değildir. Huzurun, merakın ve bağımsızlığın yumuşak izleridir.

Louis Wain Delilikle Renk Arasında

Kedilerin sanat tarihindeki en özel hikâyelerinden biri İngiliz sanatçı Louis Wain’e aittir.

Wain kedileri yalnızca sevimli yaratıklar olarak değil insanın ruh hâlini anlatan canlılar olarak gördü. Zihinsel sorunlarla mücadele ettiği dönemde kedilere olan sevgisi onun hayatını aydınlattı.

Her tablosunda kediler biraz daha renkli, biraz daha soyut ve biraz daha duygusal hale geldi.

Wain’in kedileri onun iç dünyasının bir yansımasıydı. Bazen korkusunu, bazen neşesini, bazen yalnızlığını anlatıyordu. Bugün bile bu çizimler sanatla terapi arasındaki ince çizgiyi en güçlü biçimde hatırlatıyor.

Türk Resminde Kedilerin Sıcak Dokunuşu

Türk resminde kedi, evin sıcaklığını ve şehirlerin kalabalığında gizlenen sessiz bir huzuru anlatır.

Fikret Mualla’nın tablolarında Paris sokaklarında dolaşan kediler, yalnızlıkla özgürlüğün arasında gidip gelir.

Cihat Burak’ın kedileri şehir yaşamının ironisini taşır. Hem masumdur hem başına buyruk.

Fikret Otyam’ın Anadolu köylerini anlatan tablolarında kedi, evin neşesidir. Çocukların dostu, soba başının vazgeçilmez misafiridir.

Selma Gürbüz’ün eserlerinde ise kediler bambaşka bir boyuta geçer. Dişil bir enerji taşırlar. Bazen baştan çıkarıcı bazen tedirgin edici bir hava yaratırlar.

Gürbüz kediler hakkında “Kedide hem sıcaklığı hem yırtıcılığı bulurum. O dokunup da dokunmama hali bana hep ilham verdi” demişti. Bu sözler kedinin onun dünyasında yalnızca bir figür olmadığını, aynı zamanda bir duygunun simgesi olduğunu anlatır.

Modern Sanatta Mizahın Kedisi Zarathustra

Modern döneme geldiğimizde kediler yalnızca sanatın sessiz figürleri olmaktan çıkıp mizahın merkezine yerleşti.

Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
İçeriği Görüntüle

Rus sanatçı Svetlana Petrova’nın kedisi Zarathustra buna en güzel örneklerden biri.

Zarathustra klasik tabloların içine sızarak sanat tarihine yeni bir soluk getirdi. Mona Lisa’nın kucağında poz verdi, Vermeer’in odasında ışığın peşinden gitti, Rembrandt’ın sahnesinde yerini aldı.

Muhabir: Tuğba Ergen