İHH Arama Kurtarma Ankara ekibinden gönüllü arama kurtarma teknisyeni Halil İbrahim Can, artan orman yangınlarına karşı yürüttükleri hazırlık sürecini ve sahadaki deneyimlerini anlattı. Can, afet bilincinin toplum genelinde sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
“Yangınlara Karşı Eğitimli Ekiplerle Hazır Olmaya Çalışıyoruz”
Türkiye’de son yıllarda sıklığı artan orman yangınları, sadece profesyonel müdahaleleri değil, gönüllülerin de aktif katkısını gerekli kılıyor.
Bu süreçte sahada görev alan İHH Arama Kurtarma Ankara Ekibi üyesi Halil İbrahim Can, ekiplerin yangınlara karşı nasıl hazırlandığını şu sözlerle özetledi:
“Afetlere hazırlanırken ekiplerimizi eğitimli ve donanımlı şekilde sahaya çıkarmak için çaba gösteriyoruz. Yangınlar sırasında profesyonel ekipler söndürme çalışmalarını yürütürken biz gönüllüler olarak tahliye ve soğutma faaliyetlerine destek veriyoruz. Ayrıca yangın dönemleri dışında da Orman Yangınları ile Mücadele Gönüllülük eğitimleriyle sürekli hazır kalmaya çalışıyoruz.”
“6 Şubat Depremi, Gönüllü Olma Kararımda Dönüm Noktası Oldu”
Halil İbrahim Can, gönüllülük kararının ardındaki en büyük motivasyonun 6 Şubat depremleri sırasında gözlemledikleri olduğunu ifade etti.
Depremin ardından sahadaki organize ve eğitimli gönüllülerin ne denli etkili olduğunu gören Can, İHH Arama Kurtarma ekibine katılarak eğitimlere başladığını belirterek, “Şu an ağır sınıf akreditasyonuna sahip Ankara ekibinin bir üyesiyim. Sertifikalı eğitim sürecinden geçtik. Sürekli tatbikat ve eğitimlerle hazır kalmaya çalışıyoruz. Bu işin en büyük motivasyonu ise afet anında bir cana dokunabilmek.” diye konuştu.
“Tarifi İmkânsız Duygular Yaşıyoruz”
Yangın alanlarında görev yapmanın zorluğu kadar etkileyiciliği de olduğunu söyleyen Can, en çok duygusal anlamda zorlandığı anların, canlıların tehlikeden kurtarılması sürecinde yaşandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Yangının yerleşim yerlerine yaklaşma ihtimali varsa, hızlı tahliye çok kritik oluyor. Orada bazen bir insanı, bazen de tehlikedeki bir canlıyı kurtarıp güvenli alana ulaştırıyorsunuz. Bu anlar gerçekten tarif edilemez.”
“Profesyonel Ekiplerin Yanında, Gönüllüler de Büyük Destek Sağlıyor”
Yangınlarda en büyük yükün orman ekipleri ve itfaiye teşkilatlarının üzerinde olduğunu vurgulayan Can, gönüllü ekiplerin sürece ciddi katkı sağladığını ve bu yapının güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Biz daha çok tahliye ve soğutma gibi destekleyici alanlarda görev alıyoruz. Orman ekiplerinin koordinasyonuna bağlı olarak çalışıyoruz. Eğitimli gönüllü kapasitemizi artırarak bilinçlendirme çalışmalarında da daha aktif rol almalıyız.” dedi.
Afet Gönüllülüğünde Sürdürülebilirlik Çok Önemli
Türkiye’de afetlere gönüllü katılımın genellikle felaketler sonrası arttığını, ancak zamanla ilginin azaldığını söyleyen Can, sürdürülebilirliğin bu alandaki en büyük eksiklik olduğuna dikkat çekerek, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“6 Şubat sonrası gönüllü sayısında artış oldu ama bu ilginin devamlılığı önemli. Gönüllü topluluklar da tıpkı devlet kurumları gibi hazırlık süreçlerine önceden dâhil olmalı. Duyarlı her bireyin bu sürece katkı sağlaması gerekiyor.”
Yangınlara Müdahalede Toplumsal Bilinç Şart
Yangınlara müdahale konusunda sistemin giderek güçlendiğini ancak toplumsal bilinçlenmenin hâlâ en kritik unsur olduğunu vurgulayan Can, yeşil alanların korunmasının herkesin sorumluluğunda olduğunu ifade ederek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Yangın söndürmede teknolojik kapasitemiz artıyor ama yangınların çıkış nedenlerini azaltmak elimizde. Toplumsal bilinçle bu süreci çok daha iyi yönetebiliriz. Yeşil doğamızı hep birlikte koruyacağız.”