Mert Can DUMAN'ın 12 Temmuz 2023 tarihli yazısı: Abi Vallahi Kurtarmaz
Fiyatı size göre çok gelen bir ürün için satıcısından biraz indirim yapmasını istediğiniz her 10 seferden 8’inde bu haftaki buluşmamıza başlığını veren sözü duyarsınız sanırım: “Abi vallahi kurtarmaz”. Kuvvetle muhtemel ona gelişi zaten bu fiyattır, sizden kâr yapmayacaktır, sizi çok sevdiği için zaten bu fiyata düşürmüştür. Siz de almaya karar verseniz bile pek de ikna olmazsınız aslında bu söylemlere. Arkanızı dönüp giderken de malın ya da hizmetin fiyatının maliyetini gerçekten kurtarıp kurtarmayacağını düşünerek atarsınız adımlarınızı.
Konut sektöründe neler olup bittiğini değerlendirmeye kalkışmak aslında çok da akıl kârı bir iş değil. Çünkü sektörde uzunca bir süredir yaşananlar, fiyatlama davranışlarının seyri gibi konular zaten çok da rasyonel argümanlarla açıklanabilir düzeyde gerçekleşmiyor. Tabiri caizse bir evi rutubet nasıl içten içe zayıflatırsa bir ekonomi için de fiyatlama davranışlarının bozulması aynı etkiyi gösterir desek çok da yanılmış olmayız. Bugün sokağa çıktığımızda ucuz/pahalı algımızı kaybetmiş gibiyiz. Karşımızdaki satıcı ne fiyat verse onu kabul edecek gibiyiz. Bir süredir konut piyasalarındaki görünüm de aynen böyle. ABD’deki villalardan daha pahalı sokak arasındaki daireler, krediyle almaya kalksanız aylık taksit ödemeleri maaşınızı katlayan evler, söz konusu hızlı fiyat artışlarının kaynağının da ne olduğuna merak duymamıza vesile oluyor. Müteahhitlere sorsanız hep maliyetlerden. Fiyatların buraya gelmesi aslında normal, çünkü daha altını vallahi kurtarmaz.
Peki, kazın ayağı gerçekten de öyle mi? Küresel ekonomilerle birlikte Türkiye’nin de enflasyon gerçeğiyle tekrar yüzleşmeye başlaması aslında biraz da Kovid-19 salgınıyla beraber bilindik rutinlerin alt üst olmasına rastlıyor. Üretimin durması, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, iş yapma biçimlerinin dönüşüme uğraması derken “yeni normalde” dünyanın neredeyse her köşesi hızlı fiyat artışlarıyla karşı karşıya kaldı. Maalesef biz bu dönemde enflasyon oranında üç hane sınırlarını bile zorladık. Fiyatlama davranışlarının bozulduğunu varsaydığımız Kovid-19 salgınının ülkemizde kendisini gösterdiği Nisan 2020’den bu yana konut piyasalarındaki maliyet ve fiyatlama seyrine baktığımızda aslında fiyatların maliyeti hayli hayli kurtardığını görüyoruz.
Maliyet tarafında duranlar, konut yapma maliyetlerinin hızla arttığından dem vuruyor. TÜİK verileri de bunu doğruluyor aslında. Aradan geçen 3 yıllık dönemde inşaat maliyetleri yüzde 330,5 artış gösterirken konut inşaat maliyetlerinde bu oran yüzde 323,7 olarak gerçekleşmiş. Peki bu dönemde konut fiyatlarındaki seyir nasıl olmuş? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Konut Fiyat Endeksi’ne baktığımızda konut fiyatlarının Nisan 2020’den bu yana yüzde 564,6 arttığını görüyoruz. Dile kolay değil mi? Yüzde 565’lik fiyat artışının yüzde 323’lük kısmını maliyetlerdeki artışla açıklamak kabul edilebilir. Ancak geri kalan kısmının konut piyasasındaki fiyatlama bozulmasından ve arz-talep dengesizliğinden ileri geldiğini, maliyet tarafında duranların söylediği gibi aslında kurtarıp kurtarmamakla alakası olmadığını da görebiliyoruz.
Başladığımız gibi bitirelim. “Abi vallahi kurtarmaz” diye serzenişte bulunarak cevap veren satıcıların ürün ya da hizmetlerini satın alırken aslında çok da ikna değilizdir, bu bir gerçek. Arkamızı dönüp yürürken başlarız maliyet-fiyat hesabı yapmaya. Tıpkı bugün konutlar için yaptığımız gibi…
Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…