Betül Gökçe AKGÖL'ün 26 Ağustos 2025 tarihli yazısı: Nezaketin Soyu mu Tükeniyor?
Bir selam, bir teşekkür, bir gülümseme... Çok mu oldu görmeyeli?
Zaman ilerledikçe teknoloji gelişiyor, şehirler büyüyor, insanlar çoğalıyor. Ama insanlığımız aynı oranda gelişiyor mu? Ne yazık ki bu soruya bence “evet” diyemiyoruz.
Eskiden sokakta karşılaştığımız bir tanıdığa başımızla selam verirdik, kapıyı açan kişiye teşekkür etmeyi unutmazdık, biri bize yol verdiğinde küçük bir tebessümle minnettarlığımızı belli ederdik. Bugün aynı sokakta yürürken göz göze gelmemek için yere bakıyoruz, teşekkür etmeyi unutuyor, nazik olana şüpheyle yaklaşıyoruz. Sanki nezaket, bir zayıflık göstergesi gibi algılanıyor. Oysa durum bence tam tersi.
Toplum olarak giderek sertleşiyoruz. Trafikte, market kuyruğunda, sosyal medyada… Herkesin sabrı sınırlı, tahammülü düşük. Küçük bir yanlış anlaşılma büyüyor, koca bir tartışmaya dönüşüyor. Oysa çoğu kez mesele bir “özür dilerim”le, bir “rica ederim”le çözülebilir. Ama o kelimeler dilimize uğramaz olmuş.
Nezaket, sadece bireyler arasında değil, kurumlar, markalar, devletler arasında da önemlidir. Karşılıklı saygının olmadığı yerde güven oluşmaz. Güvenin olmadığı yerde ise hiçbir şey sağlıklı ilerleyemez.
Belki de artık şunu sormalıyız: Çocuklarımıza hangi değerleri miras bırakıyoruz? Onlara sadece başarılı olmalarını mı öğretiyoruz, yoksa iyi bir insan olmanın da önemini anlatıyor muyuz? Çünkü diplomalar, sertifikalar, iş unvanları... Hepsi bir noktaya kadar. Ama bir insanı unutulmaz kılan nasıl hissettirdiğidir ve çoğu zaman bu, nezaketle olur.
Nezaketin belki soyu tükenmiyor. Ama görünmüyor. O yüzden yeniden gün yüzüne çıkarmak bizim elimizde. Bir selamla, bir teşekkürle, bir incelikle... Küçük bir adım, büyük bir değişim yaratabilir.