Betül Gökçe AKGÖL'ün 9 Aralık 2025 tarihli yazısı: Veda
Dede,
Sana veda etmenin bu kadar zor olabileceğini hiç düşünmemiştim. Kendimizi buna hiç hazırlamamışız. İnsan buna nasıl hazırlanır?
Bir yerde okumuştum, “yas yalnızca birini kaybetmek değil; onunla beraber giden anlamlara da ağıt yakmaktır” diyordu. Sensiz hiçbir şeyimiz ne aynı anlamda, ne aynı tatta ne de aynı renkte olacak.
Ben daha küçücükken seninle herkesten gizli, o sıcak yaz akşamlarında yediğimiz dondurmaları unutamayacağım. Artık yediğim dondurmaların bir tadı olmayacak eminim.
Çiçekleri çok severdin. Her seferinde bağdan özenle koparır, bize buket yapıp getirirdin. Her işin gibi, bu da özensiz değildi.
Radyo dinlemeye bayılırdın. Gece uyurken bile dinler ara ara bizi sinir ederdin. Bütün haberlere hakimdin. Okumayı, her şeyini not almayı, biriktirmeyi çok severdin… arşivcilik özelliğimi kimden aldığım çok belli. Her aradığında “Ankara’da havalar nasıl” derdin.
Mucittin de. Bozulan her şey senin elinden geçerdi. Çok daha başka koşullarda büyüsen eminim çok daha iyi yerlere gelirdin ama o zaman benim dedem olmazdın.
Sanata, müziğe olan düşkünlüğün… Nazım sevgin… Hayatında yer eden o güzel hikayelerini tekrar tekrar anlatışın… beni bağda bisikletle gezdirişin… her gördüğünde harçlık vermek isteyişin… özenle topladığın meyvelerin… her seferinde “bak gel sana ne göstereceğin” diye çağırışın…
Şimdi senden konuşurken sinirleniyoruz sana. Neden hiç kendine dikkat etmedin, neden hep kendini yordun diye. Ömrünün en az 50 senesini (dile kolay yarım asır diyorlar buna) böyle yaşadın diye. Acaba kendine daha iyi baksan böyle olur muydu? Bizi bu soruyla başbaşa, cevapsız bıraktın.
Kendine dair hiçbir şey almadan, kimseye, hiçbir şeye art niyet beslemeden, doğayı, insanları en çok da çocukları severek; hak yemeden gittin bu dünyadan. Sevginle, şefkatinle o kadar güzel bir çocukluk verdin ki bana.
78 yıllık ömründe o kadar yoruldun ki artık dinlen dedem. Seni daima gülerek anacağım, herkese seni anlatacağım.
Şimdi o çok sevdiğin ağaçların altındasın.
Ve ben sana sevdiğim bir şiirle veda ediyorum.
“bahar gelir, otlar büyür, ölüm de yapraklanır, bir dağ bulur uzun uzun bakarım, bir çam ağacı gölgesi
güzel kokular veren, bir damla güneş görünce, sana da gülümseyeceğim yarın, şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
yarın yeni bir yeşillik büyüyecek”