Betül Gökçe AKGÖL'ün 16 Aralık 2025 tarihli yazısı: Le Goff’un’un Tarihi Çağları

İstanbul’un Fethinin yeni bir çağ açıp çağ kapatması konusunda yaygın bilinen bir bilgi mevcuttur. Ancak bu bilgi, bazı tarihçiler tarafından kabul edilmemektedir. Bunun sebeplerinden birisi ise çağ açıp çağ kapatma kavramının bazı kesimlerce tam olarak bildiğimiz biçimde kabul edilmemesidir. Jacques Le Goff isimli Fransız tarihçinin iddiası da tam olarak bu yönde. Le Goff, “Tarihi Dönemlere Ayırmak Şart mı?” isimli kitabında, tarihsel olarak çağ kavramının gerçekliğini sorgulamaktadır.

Le Goff’un tezi tarihsel dönemlemeleri reddetmektedir. Ona göre tarihi dizgiyi dönemlere ayırmak mümkün değildir çünkü her coğrafya aynı çağa farklı dönemlerde girmektedir. Örnek verecek olursak; Anadolu coğrafyasının Demir Çağ’ına girişi ile Güney Amerika kıtasının Demir Çağ’ına girişini aynı döneme konumlandıramayız çünkü iki bölgenin de demiri kullanmaya başladığı dönemler farklıdır.

İşte tam olarak bu yüzden de çağ kavramı bildiğimizin aksine yanlış olabilir.

Modern Tarihçilik kuramlarından birisi de çağları net çizgilere ayırmanın aksine çağları belirli bir tarihsel çizgi içerisinde değerlendirmektir. Bu da 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u Fethi ile Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın başladığına dair olan yaygın bilginin yanlış olabileceği konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır.

Le Goff’un iddiasına göre Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u Fethi bölge coğrafyasının yeni bir döneme girdiğini gösterir ancak bu yeni döneme geçiş, aslında belirli bir doğrultuda yüzyıllar boyunca gerçekleşen olayların bir sonucudur.

Dönem Avrupası’nda mevcut olan yönetim sistemi Feodalizm, aslında yüksek duvarlı kale sahibi derebeylerin birer feodalite sahibi olması, dönemin zenginlik anlayışının “toprak” ile ölçülmesi ve merkeziyetçiliğin var olmaması gibi durumlar, altının değerlenmesi, Amerika Kıtası’nın keşfi ve tabii ki en önemlisi olarak Sultan Mehmed’in İstanbul’un Fethi sırasında kullandığı Şahi Topu ile büyük duvar yıkan kuşatma toplarının mümkün olduğunun görülmesi Avrupa’da feodalizmi zayıflatmıştır.

Derebeylerin kalelerinin yıkılabilir olduğunun anlaşılması ve “toprak” sahipliğinin zenginlik olarak görülmesinden “ne kadar çok altına sahipsen, o kadar zenginsin” anlayışının zenginlik kabul edilmeye başlanmasıyla beraber merkeziyetçilik de güçlenmeye başlamıştır.

Le Goff’un tezine göre bu tarihsel çizgi, İstanbul’un Fethi’nin Orta Çağ’ı kapatıp Yeni Çağ’ı başlatmasında mihenk taşı olarak rol oynamıştır.