Betül Gökçe AKGÖL'ün 12 Aralık 2025 tarihli yazısı: Yırtıcı Kuşlar Zamanı

“Alıştığımız ülke, alıştığımız İstanbul, alıştığımız hayat kayıp gidiyordu avuçlarımızın arasından…”

Böyle başlıyor Ahmet Ümit’in son çıkan kitabı Yırtıcı Kuşlar Zamanı… Ahmet Ümit ve cinayet romanlarını her zaman büyük bir ilgiyle okuyorum. Bu kitap da öyle oldu. Kitabın çıktığını duyar duymaz, hemen gidip aldım.

Kitap yine Başkomiser Nevzat ve ekibinin hikayesini anlatıyor. Kitap, sokaklarda cirit atan suç çetelerine, işbirlikçilerine, cinayetlere ve ekonomik bozulmaya odaklanıyor.

Başkomiser Nevzat, yağmurlu bir İstanbul akşamında Ağva’da heyelan sonucu bir iskeletin kemiklerinin etrafa saçıldığına dair bir haber alır. Bu faili meçhul cinayet, bir anda Başkomiser Nevzat’ın kişisel davası haline döner. Seneler önce korkunç bir patlamada ölen eşi ve kızının katillerini bulma noktasına gelir. Ancak Nevzat, o zamanlar yaşadığı ağır depresyondan hafızasını kaybetmiştir.

Kitap, Türkiye’nin de güncel meselelerinden olan uyuşturucu baronlarını, fakirliği, toplumun yaşadığı çöküş halini dikkat çekici bir biçimde anlatmış. Kitabı o yüzden çok sevdim. Yalnızca kitap bana umutsuz geldi…

“Olan bitenin farkındaydım, arkadaşlarım etrafımdaydı, insanlar bana yardım etmek için çırpınıyorlardı. Ama umurumda bile değildi. Yemek yiyemiyordum, iğne ipliğe dönmüştüm. Vazgeçmiştim, her şeyden, herkesten, hepsinden…”