Sibel BAY'ın 10 Aralık 2025 tarihli yazısı: Sevdiğiniz Şeyleri Bırakmanın Zorluğu
İyi anlar gerçektir ama bir ilişkinin genel eğilimi yıkıcı olduğunda, bu anlar gerçeği gizleyemez. Karşıdaki kişinin inkarı ile sizin umudunuz, gerçeğe yönelik bir tür komplo oluşturur. Bu durum etkisini sürdürse dahi, yeterince süre geçtiğinde her şeyi net bir şekilde görülür.
Özyönetim, bireyin karakterine yönelik kanıtlar arttıkça görüşünüzü güncellemek ve buna göre ilerlemek anlamına gelmektedir.
Platon’un “gizli üçüncü kategori” dediği kavram, kişinin kendi seçimlerinden doğan durumu ifade etmektedir. Bu farkı anlamak, özellikle yanlış giden ilişkileri çözümlemeye çalışırken kritik önem taşımaktadır.
Bir bireyin geçmişi yavaş yavaş ortaya çıktığında aynı davranışların size karşı tekrarlandığını gözlemleyebilirsiniz. Kişinin yaptığı ve bıraktığını aktardığı olumsuz davranışlar yeniden belirir. Kişi iyileştiğini ifade etse bile aynı örüntüler farklı biçimlerde meydana gelir. Burada sorun tek bir seçim değil, saklama ve dürtüler etrafında dönen seçeneklerin durmaksızın tekrar eden bir düzenidir.
Bu hususta hem karşınızdaki karakteri doğru algılayabilmek hem de tepki göstermek zorlaşır. Onların inkârı, bizim umudumuz gerçekliği perdelediğinde, çoğu zaman gereğinden fazla fedakarlık yapmış oluruz. Bu durum bir özyönetim eksikliği olduğu gibi, umudun da bir yoksunluğudur. Sevginin var olmasını sağlayan umut, bununla birlikte bizi yanılgıya sürükleyen bir duygudur.
Düzensiz bir ruhu sevmenin en ironik taraflarından biri, iyi anların gerçek olmasıdır. Bağ kurulduğunda bu gerçektir, bu nedenle ilişki sona erdikten sonra bile o iyiliğe yas tutulur.
Platon’un özyönetim anlayışına göre iyi düzenlenmiş bir ruh, ani tepkilerde bulunmaz, durumu ve diğer ruhların doğasını yorumlayarak düşünür. Bazen aklı başında bir insan olasılık yerine umudu seçer. Bu, belirsizlikle dolu bir dahi bazı iyiliklerin kıymetli olduğuna dair bilinçli bir karardır. Bununla birlikte kanıtlar arttıkça inkâr edilemez bir hale gelir ve kişi öfke değil farkındalık ile hareket eder.
Bilgece yaşamak, sadece kabullenme süreci veya sorumluluktan sınırlı değildir. Hem gitmeyi seçebilecek olanı sevme sanatını hem de doğasını açıkça gördüğünüzde sevdiğiniz şeyi bırakma cesaretini ifade etmektedir.