Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 1 Aralık 2023 tarihli yazısı: Çağın Hastalıkları

Salgınlardan, hastalıklardan yakamızı bir türlü kurtaramıyoruz. Biri bitmeden diğeri başlıyor. Çocukları iyi ediyoruz, kendimiz hasta oluyoruz. Bu kısır döngü böyle devam edip duruyor. Kusma, ishal, geçmeyen ateş ve öksürük rutin hastalıklarımız olma yolunda ilerliyor. Aciller dolup taşıyor. Peki bizleri bu kadar sık hasta eden şeyler neler? Neden son yıllarda salgınların biri bitmeden diğeri başlıyor? Son yıllarda çocuklarda artan kansızlık hastalığı ve yetişkinlerdeki kalp krizi riskinin artmış olması çağımızın hastalıkları arasında mı? Yoksa bunların artmasına sebep olan etkenler mi var? 

Son yıllarda çocuklarda kansızlık yani anemi şikâyetlerinin çoğaldığı söyleniyor. İştahsızlık, kilo alamama, ciltte solukluk, huzursuzluk, anneye aşırı düşkünlük, ağladıktan sonra nefessiz kalma veya anormal şeyler yeme gibi sorunlar, çocuklarda görülen aneminin en yaygın nedeni olan demir eksikliğine işaret edebiliyor. Pek çok çalışma, Türkiye'de demir eksikliğinin çok yaygın olduğunu göstermiştir. Demir eksikliğinde büyüme, motor gelişimi, davranış ve bilişsel fonksiyonlar, bağışıklık sistemi etkilenmekte, deri ve mukozalarda değişiklikler oluşmaktadır. Uzmanlar, hızlı beyin büyümesinin ve psikomotor becerilerin kazanıldığı süt çocukluğu döneminde demir eksikliğinin zekâ düzeyinde kalıcı düşüklüğe neden olabileceği konusunda uyarıyor. Yetişkinler için de bu durum kaygı verici durumda. Yeni bir araştırmaya göre ABD'deki her 10 genç kadından yaklaşık 4’ünde demir eksikliği bulunuyor. Uzmanlar Türkiye’deki durumun daha da endişe verici boyutta olduğunu söylüyor. Türkiye'de üreme dönemindeki kadınların 3’te 2’sinde demir eksikliği, 3’te 1’inde de demir eksikliğine bağlı anemi var. Dünya Sağlık Örgütüne göre demir eksikliğine bağlı anemi durumu Avrupa’da yüzde 14, Türkiye’de yüzde 25.

Bir diğer artış gösteren ve arkasında türlü sebepler aranan kalp krizi de insanları anemiden daha fazla tedirgin eden durumların başında geliyor. Kalp krizi görülme yaşının düştüğünü ve görülme sıklığının arttığını söyeleyen bazı uzmanlar, yakın zamanda Journal of Medical Virology'de yayınlanan bir çalışmada, kalp krizinin ve kalp krizine bağlı ölüm oranlarının Kovid-19 pandemisi sırasında özellikle gençlerde olmak üzere tüm yaş grupları için arttığını gösterdiğini belirtiyor. Kovid-19 sürecinde daha da artan hareketsizlik, obezite, stres, işsizlik gibi psikolojik ve sosyal zorluklar, depresyon, kötü beslenme, tütün kullanımı, kalp krizi riskini artıran faktörler olarak sıralanıyor. 

Pandeminin sunduğu stresli baskı ortamının yoksa hareketsizliğin mi kalp krizini tetiklediği düşünceleri bir yana tabii bir de akılları kurcalayan aşıların bazı hastalıkları ortaya çıkarttığı söylentileri var. Belki de artık sağlıksız beslenme, genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO), organik olmayan ürünlerin mutfağımızda yer alması bağışıklık sistemimizi yok ediyor ve vücudumuz türlü hastalıkların direncini kıramıyor. İşte o yüzden son yıllarda bir türlü toparlanamadığımız salgınlar girdabında yuvarlanıyoruz. Mutfağımızda kaynayan tencerenin içindeki ürünler, bize çağımızın hastalıklarını getiriyor. Burası net.