Dr. R.Bülend KIRMACI'nın 21 Kasım 2025 tarihli yazısı: Çocuk İşçiliği Evrensel ve Ulusal Büyük Ayıbımızdır!
Uluslararası Çalışma Örgütü tahminlerine göre, dünya çapında 160 milyon kadar çocuk, çocuk işçiliği mağdurudur.
Bu çocukların 79 milyonu da tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır.
Ülkemizde geçen ağustos ile bu yılın eylül ayları arasında 72 çocuk 'iş cinayetine' kurban gitmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 verilerine göre, iş gücüne katılma oranı %24,9’e yükselen "15-17 yaş grubundaki" çocukların / gençlerin
970 bini kayıtlı işçi olarak çalışmaktadır. Bu sayıya, mesleki eğitim merkezleri (MESEM) kapsamında işverenlere çalışan 504 bin çocuk / genç dahil değildir...
Türkiye'de iş kolu artı ev işçiliği olarak alındığında (milyonlarca çocuk) tıpkı Afrika'daki gibi bir veri oluşturmakta, yani "her beş çocuktan biri bir şekilde eğitim amacı dışında çalıştırılmaktadır.
Öte yandan, Latin ülkelerinde kakao üretimine koşturulan çocuklardan hiç biri çikolatanın tadını bilmemektedir.
Asya ve Uzak Doğu'da merdiven altı tesislerde çocuklar hayatları boyunca satın alamayacakları lüks markaların çakmasını üretmektedir.
Daha da vahimi, en son "epstein adası" vakasında görüldüğü gibi dünya genelinde binlerce çocuk cinsel obje olarak kullanılmaktadır.
Masum çocukların gerek bu türden iğrenç emeller için gerek organ mafyası tarafından kaçırıldığı iddiaları yaygınlaşmıştır.
Yerkürenin genelinde irili - ufaklı çatışma bölgelerinde "çocuk askerlerin" boylarından büyük tüfeklerle "başkalarının çıkar savaşları" için cephelere sürüldüğü bilinmektedir.
Ne yazık ülkemiz de dahil kimi ülkelerde "çocuk gelin" ayıbının, bu büyük dramın sürdüğü gözlenmektedir.
23 Nisan'ı Dünya çocuklarına adayan bir ülkenin yurttaşları olarak, her bir çocuğun, çocukluğunu yaşayarak ergenliğe ve gençliğe adım atmasını isteriz, bu güzel yıllarında...
Onların türlü işlerde çalıştırılmasını, hele ki, herhangi bir şekilde istismara uğramalarını asla kabul edemeyiz.
Çocukların hakları insanlık haklarıdır...
Gelir Dağılımı düzeltilmeli.
Kesintisiz Eğitim kararlılıkla uygulanmalı.
Okullarda pedagoji bilen öğretmenler görev almalı.
İş gücü simsarlığı büroları kapatılmalı.
İş hayatı devlet müfettişlerince denetlenmeli.
Aile kurumu daha çok desteklenmeli.
Annelerin sağlığı ve kadınların güvenliğine önem verilmeli.
Kültür erozyonun önüne geçilmeli.
İnsancıl sosyal bir yaşamı inşa ederek, çocuklarımız ve gençlerimiz için yaşanılabilir bir Dünya hazırlamak da bizim boynumuzun borcudur...
Gerisi laftır!