Mert Can DUMAN'ın 17 Ocak 2024 tarihli yazısı: Tüketim Alışkanlıkları Değişiyor

Şehirleşmenin hızla artması, diğer birçok unsurda olduğu gibi alışveriş ve tüketim alışkanlıklarında da köklü değişimlere sebep oldu. Özellikle büyükşehirlerdeki nüfus artışıyla birlikte kent merkezlerinin dışına doğru bir şehirleşme süreci, kentlerde yeni cazibe merkezlerinin oluşmasını beraberinde getirdi. Eskiden alışverişin vazgeçilmez adresleri olan eski pasajlar, yerlerini modern alışveriş merkezlerine (AVM) bıraktı. AVM'ler, sundukları geniş ürün yelpazesi, eğlence seçenekleri ve restoranlarla sadece alışveriş yapma amacının ötesine geçmiş toplu cazibe merkezleri hâline geldi.

Bu değişim, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarında da önemli bir evrimi beraberinde getirdi. Eskiden sadece alışveriş için kullanılan bu mekânlar, şimdi sosyal etkileşim ve zaman geçirme alanları olarak da değerlendiriliyor. Tüketiciler, AVM'lerde sadece ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp aynı zamanda bir etkinlik planı olarak bu alanları tercih ediyor. Bu durum tabii ki alışveriş deneyimini bir yaşam tarzı hâline getirmiş durumda ve tüketicilerin taleplerini şekillendiriyor. Öyle ki bundan tam 12 sene önce İktisat ve Toplum Dergisi’nde kaleme aldığım “Ankara’da Neden Bu Kadar Çok AVM Var?” başlıklı yazımda bir tüketicinin, bir alışveriş merkezinde dakikada ortalama 0,5 TL harcadığını ifade etmiştim.

Şehirleşmenin yanında Kovid-19 salgını sonrasında dünya genelinde başlayan “yeni normal” süreç, e-ticaretin hızla yükselmesine yol açtı. Salgın nedeniyle fiziksel mağazalara olan güven azaldı, tüketiciler güvenliği ve kolaylığı ön planda tutarak çevrim içi alışverişe yöneldi. Bu durum, sadece alışveriş mekânlarının değil, aynı zamanda tüketicilerin tercih ettikleri ürün kategorilerinin de değişmesine neden oldu. Artan e-ticaret trendiyle birlikte tüketicilerin alışveriş yapma alışkanlıkları daha çeşitlendi. Çevrim içi alışverişin getirdiği kolaylık, geniş ürün seçenekleri ve karşılaştırmalı fiyat avantajları tüketicilerin tercihlerini etkiliyor. Ayrıca marka sadakati yerine kullanıcı yorumları ve çevrim içi değerlendirmeler, tüketicilerin satın alma kararlarını etkilemekte. Bu da pazarlama stratejilerini yeniden şekillendiriyor.

Bu değişen tüketim alışkanlıklarıyla birlikte gelecekte tüketici davranışları üzerindeki etkilerin daha da derinleşeceği, fiziksel mağazaların dijitalleşme sürecinin hızlanacağı ve müşteri deneyimlerinin, çevrim içi platformların daha fazla odaklanacağı öngörülüyor. Ayrıca sosyal medya ve dijital pazarlama stratejilerinin önemi artacak, tüketiciler bu kanallar aracılığıyla markalarla etkileşim kurmayı sürdürecek.

Bir önemli husus da e-ticaretin yükselişinin yanı sıra lojistik süreçlerin daha etkili ve hızlı hâle getirilmesinin önem kazanacak olması. Kızıldeniz’de son dönemde ticaret gemilerinin saldırılara maruz kalması sebebiyle ticaret rotalarının yeniden tartışmaya açıldığı günümüzde lojistik süreçlerin en etkin şekilde gerçekleştirilmesi çok daha büyük önem kazanıyor. İşte tam bu noktada uzaktan alışverişe olan talebin de yükseliyor olması lojistik sektörüne ilave yük ve sorumluluk bindiriyor.

Önümüzdeki süreçte aynı zamanda çevresel duyarlılık ve sürdürülebilirlik odaklı tüketim trendi artacak, bu da tabii ki markaları daha çevreci ve sosyal sorumluluk sahibi olmaya yönlendirecek. Bu satırlarda siz değerli okuyucularımızla sayısız kez dile getirdiğimiz gibi gelecek, süreçlerin daha sürdürülebilir ve yönetilebilir şekillendiği bir dönem olacak.

Sonuç olarak değişen tüketim alışkanlıkları hem alışveriş mekânlarını hem de online platformları etkileyerek tüketici davranışlarını şekillendirmeye devam edecek. Markaların bu dinamiklere uyum sağlaması ve tüketicilerle etkileşimde bulunmaları, başarılı olabilmeleri için kritik öneme sahip. Gelecekte markaların rekabet avantajını; esneklik, yenilik ve tüketicilere değer sunma yeteneği belirleyecek.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…