Utku KABAKCI'nın 31 Ocak 2024 tarihli yazısı: Siber İstihbarat

Siber kelimesi, bilgisayara veya genel ağa ait olan anlamına gelir. İstihbarat ise yeni edinilen bilgi ve haberleri işaret etmek ya da bilgi toplama, haber alma faaliyetlerini nitelemek için kullanılır. İsmini bu iki sözcüğün yan yana getirilmesinden alan siber istihbarat kavramı ise bilgisayar, internet, akıllı nesneler ve yapay zekâdan yararlanılarak yürütülen; bilgi toplama, bilgi muhafaza etme, bilgi işleme çalışmalarını kapsamaktadır.

Zamanın getirdiği yenilikler doğrultusunda sürekli bir değişim ve dönüşüm hâlinde olan istihbarat alanının yöntemleri, durağan değildir. Aksine doğası gereği dinamiktir. Yaşamın hemen hemen her boyutunu şekillendirmeye başlayan dijitalleşme ve yapay zekânın, kimi riskleri de beraberinde getirmesini takiben istihbarat alanı da bu yeni riskler karşısında yeni bir refleks göstermiştir. Tehlikelere karşı alınan bu yeni konumun (siber istihbaratın) zamanla ani bir tepki olmaktan çıkarak çok daha planlı ve sistematik bir istihbarat türüne evrileceği aşikârdır.

Literatüre bakıldığında klasik istihbarat yöntemlerini inceleyen metinlerin sıklıkla karşımıza çıktığı görülürken siber istihbarat üzerine yapılan çalışmaların ise cılız kaldığını söylemek mümkündür. Oysa ileri teknolojide yaşanan hızlı ve bir o kadar da şoke edici gelişmeler, siber istihbaratın önemini ve kapsadığı alanı giderek büyütmektedir. İçinde bulunulan bu durum, siber istihbaratın zamanla ağırlık kazanmasını kaçınılmaz kılacaktır. Ancak zamanın bir gereği olarak siber istihbarat türünün yükselişe geçecek olması, diğer istihbarat tür ve yöntemlerinin önemsizleştiği ya da işlevsizleştiği anlamına gelmemektedir. Bu gelişmeleri, siber teknik ve yöntemlerin diğer istihbarat tür ve metotları ile eklemlenerek kullanılacağı şeklinde yorumlamak daha isabetli bir çözümleme olacaktır.  

Yeni ve eski istihbarat türlerinin entegrasyonu ile geleneksel ve modern metotların adaptasyonu sürecini hızlı, başarılı şekilde tamamlama misyonunu layıkıyla yerine getirmeyi başarabilen devletlerin, bu konuda ağır kalan devletlerden daima bir adım önde olacağını söylemek mümkündür.