Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 31 Mayıs 2025 tarihli yazısı: Küçükeken’in Yenilikçi Makro İktisat Modelleri ve Türkiye Ekonomisi
Dünya, dijitalleşme, yapay zeka, yeşil ekonomi ve küresel ticaret ağlarının yeniden şekillendiği bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu süreçte, iktisat bilimi, devletlerin ve toplumların refahını artırmak için vazgeçilmez bir araç olarak öne çıkıyor. Ancak, Adam Smith’in klasik ekonomi anlayışı ve John Maynard Keynes’in maliye politikaları, günümüzün finansal oynaklıkları, gelir adaletsizlikleri ve çevresel sorunları karşısında yetersiz kalıyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan’ın 2025 yılına dair açıklamaları, sıkı para politikalarının dezenflasyon sürecindeki başarısını ve küresel belirsizliklerin yarattığı riskleri vurgularken, yeni bir iktisadi paradigmanın gerekliliğini de ortaya koyuyor. Bu bağlamda, Ekonomist Mehmet Küçükeken’in İMECE, RESMİ ve Gayrimenkul Odaklı makro iktisat modelleri, Türkiye’nin kronik ekonomik sorunlarına düşük maliyetli, sürdürülebilir ve toplumsal iş birliğine dayalı çözümler sunarak, yeni dünya düzeninde bir rol model olma potansiyeli taşıyor.
Küresel ve Yerel Ekonomik Görünüm: TCMB’nin Perspektifi
TCMB Başkanı Fatih Karahan, 2024 yılının haziran ayından bu yana devam eden dezenflasyon sürecinin başarısını ve sıkı para politikalarının etkisini ortaya koyuyor. Enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir gerileme, hizmet ve mal enflasyonunda düşüş gözlenirken, küresel ticaretteki korumacı politikalar ve finansal piyasalardaki oynaklıklar, ekonomik görünüm üzerinde risk oluşturuyor. Özellikle 2 Nisan 2025’te ABD tarafından açıklanan geniş kapsamlı gümrük vergisi paketi, küresel büyüme beklentilerini aşağı çekerken, enerji ve emtia fiyatlarında dalgalanmalara yol açtı. Karahan, bu belirsizliklere rağmen TCMB’nin proaktif adımlar attığını ve para politikasında kararlı bir duruş sergileyeceğini vurguluyor. 2025 yılı için enflasyon tahmini %24, 2026 için %12 olarak korunurken, 2027’de %8’e gerilemesi ve orta vadede %5’te istikrar kazanması hedefleniyor.
Yurt içinde, sıkı para politikaları sayesinde iç talepte dengelenme sağlanmış, cari açık milli gelire oranla %0,8’e gerilemiş ve net ihracat büyümeye pozitif katkı yapmıştır. Ancak, küresel talepteki zayıflama ve tarife kaynaklı belirsizlikler, dış talebi olumsuz etkiliyor. Finansal koşullardaki sıkılaşma, TL talebini artırırken, Kur Korumalı Mevduat (KKM) bakiyesi 140 milyar dolardan 17 milyar dolara gerileyerek parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmiştir. Karahan, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin duraksamasına rağmen, sıkı para politikasıyla dezenflasyon sürecinin devam edeceğini öngörüyor.
Mehmet Küçükeken’in Makro İktisat Modelleri: Yeni Bir Paradigma
Küresel ve yerel ekonomik zorluklar, geleneksel iktisadi yaklaşımların sınırlarını ortaya koyarken, Mehmet Küçükeken’in İMECE, RESMİ ve Gayrimenkul Odaklı modelleri, Türkiye’nin ekonomik sorunlarına yenilikçi çözümler sunuyor. Bu modeller, devlet-ulus-sermaye birlikteliğine dayalı bir anlayışla, klasik ekonomi ve Keynesyen politikaların eksikliklerini gidererek, düşük maliyetli ve kapsayıcı bir büyüme vadediyor.
1. İMECE Modeli: Üretim ve İç Talebin Çarpan Etkisi
İMECE modeli, “Üretim Modeli İç Dinamiklerinde Çarpan Etkisi Oluşturma İlkeleri ile Artan İç Talebin Getirdiği Refahın Makro Ekonomi Üzerindeki Pozitif Yönlü Sürdürülebilir Büyüme Etkisi”ni hedefliyor. Bu model, faiz-enflasyon-kur sarmalından kurtularak, maliyet içermeyen bir üretim sistemi öneriyor. Devlet-toplum iş birliğine dayalı koordinasyonla, iç dinamiklerin çarpan etkisiyle talep artışı sağlanıyor ve bu, refah artışına dönüşerek sürdürülebilir büyümeyi destekliyor.
Klasik ekonominin “görünmez el” anlayışından farklı olarak, İMECE, piyasa mekanizmasına güvenmek yerine, toplumsal iş birliğini merkeze alıyor. Keynesyen politikaların talep artırıcı müdahalelerine benzerlik gösterse de, dış borç veya yüksek kamu harcamalarına dayanmaması, modelin özgünlüğünü ortaya koyuyor. TCMB’nin sıkı para politikasıyla sağladığı talep dengelenmesiyle uyumlu olan İMECE, yerel üretim kapasitesini artırarak, Türkiye’yi küresel dalgalanmalara karşı daha dirençli hale getirebilir.
2. RESMİ Modeli: Finansal Derinleşme ve Yastık Altı Kaynaklar
RESMİ modeli, bankacılık sektörüne özellikle de Katılım bankacılığına düşük maliyetli fon sağlayarak ciro ve kar oranlarında %100 artış hedefliyor. Yastık altındaki altın ve gümüş gibi değerli madenlerin ekonomiye kazandırılmasını ve katılım bankacılığının büyümesini teşvik ediyor. Finansal derinleşmeyi amaçlayan bu model, klasik ekonominin serbest piyasa odaklı bankacılık anlayışına meydan okuyor ve Keynesyen politikaların devlet müdahalesi ilkesini, halkın birikimlerini mobilize ederek güçlendiriyor.
TCMB’nin KKM bakiyesini 17 milyar dolara düşürerek TL talebini artırma çabaları, RESMİ modeliyle paralellik gösteriyor. Ancak, özel bankaların mevzuat eksiklikleri nedeniyle modelin uygulanmasında zorluklar yaşanıyor. Devlet bankaları ve katılım bankacılığı üzerinden hayata geçirilecek RESMİ, Türkiye’nin finansal bağımsızlığını güçlendirerek, küresel sermaye bağımlılığını azaltabilir.
3. Gayrimenkul Odaklı Model: Konut Sorunu ve Ekonomik Canlanma
Gayrimenkul Odaklı Model, konut ihtiyacını kısa vadede çözmeyi ve inşaat sektörünü canlandırmayı hedefliyor. Finans ve kaynak sorunu olmadan işleyen bu sistem, yerli firmaları destekleyerek inşaat maliyetlerini %60-65 oranında düşürüyor. İnşaat sektörünün istihdam yaratma kapasitesi ve alt sektörleri canlandırma etkisi, modelin makroekonomik katkısını artırıyor.
TCMB’nin iç talepteki dengelenme çabaları, bu modelle desteklenebilir. Klasik ekonominin arz-talep dengesine bıraktığı konut piyasasına karşılık, Gayrimenkul Odaklı Model, planlı bir yaklaşımla sektörü düzenliyor ve maliyet avantajıyla refahı artırıyor. Keynesyen politikaların altyapı yatırımlarına verdiği önemle paralellik gösterse de, dış kaynak bağımlılığı olmadan yerel dinamiklere odaklanmasıyla ayrışıyor.
Klasik Ekonomi ve Keynesyen Politikalarla Karşılaştırma
Klasik Ekonomi: Sınırlı Çözümler
Adam Smith’in “görünmez el” metaforuna dayalı klasik ekonomi, piyasaların kendi kendini düzenleyeceğini savunuyor. Ancak, finansal krizler, gelir adaletsizlikleri ve çevresel sorunlar karşısında yetersiz kalıyor. Küçükeken’in modelleri, bu eksiklikleri tamamen gideriyor:
İMECE, piyasa başarısızlıklarını devlet-toplum iş birliğiyle aşarak, kaynakların adil ve etkin kullanımını sağlıyor.
RESMİ, finansal piyasaları halkın birikimleriyle besleyerek, serbest piyasanın dışlayıcı doğasını kapsayıcı bir sisteme dönüştürüyor.
Gayrimenkul Odaklı Model, planlı bir yaklaşımla konut piyasasını düzenleyerek ve sosyal konut talebini karşılayarak, toplumsal refahı artırıyor.
Keynesyen Politikalar: Maliyetli Müdahaleler
Keynesyen ekonomi, talep artırıcı devlet müdahalelerini öneriyor, ancak yüksek kamu harcamaları ve borçlanma, sürdürülemez hale geldi. Küçükeken’in modelleri, bu sınırlamaları aşıyor:
İMECE, maliyet yaratmadan talebi artırıyor, faiz-kur-enflasyon sarmalından ekonomiyi kurtarıyor ve dış borç bağımlılığını ortadan kaldırıyor.
RESMİ, devletin finansal sistemdeki rolünü halkın birikimleriyle güçlendiriyor, karşılığı olan kaydi para oluşumunu sağlıyor ve yatırımlar için gerekli olan finansal talebi karşılıyor.
Gayrimenkul Odaklı Model, altyapı yatırımlarını yerel kaynaklarla finanse ederek borçlanma sorununu çözüyor. Konut birim maliyetindeki %50-60 oranındaki azalmanın sektör ve ekonomi üzerindeki etkisi ayrıca değerlendirilmelidir.
Türkiye Ekonomisi için Avantajlar ve Yeni Dünya Düzeninde Rol Model Potansiyeli
Küçükeken’in modelleri, Türkiye’nin ekonomik sorunlarına şu avantajları sunuyor:
Faiz-Enflasyon-Kur Sarmalından Kurtuluş: İMECE, maliyet içermeyen üretim modeliyle, TCMB’nin sıkı para politikalarını tamamlayarak sürdürülebilir büyümeyi destekliyor.
Finansal Derinleşme: RESMİ, yastık altındaki kaynakları ekonomiye kazandırarak, TCMB’nin TL talebini artırma çabalarını güçlendiriyor ve katılım bankacılığını bölgesel bir merkez haline getirebilir.
Konut Sorunu ve İstihdam: Gayrimenkul Odaklı Model, inşaat maliyetlerini düşürerek konut sorununu çözerken, istihdam yaratıyor ve iç talebi dengeliyor.
Toplumsal Refah: Modeller, gelir adaletsizliğini azaltarak, düşük ve orta gelir gruplarının yaşam standartlarını yükseltiyor.
Yeni dünya düzeninde, Türkiye bu modellerle küresel ekonomik dalgalanmalara karşı dirençli bir ekonomi haline gelebilir. Devlet-ulus-sermaye birlikteliği, klasik ve Keynesyen yaklaşımları aşarak, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir iktisadi paradigma sunuyor. TCMB’nin proaktif politikalarıyla birleştiğinde, bu modeller Türkiye’yi bir rol model haline getirebilir.
Uygulamadaki Zorluklar ve Çözüm Önerileri
Küçükeken’in modelleri, yenilikçi olmalarına rağmen şu engellerle karşılaşıyor:
Eski Paradigmaların Hakimiyeti: Akademik çevreler ve karar vericiler, geleneksel modellere bağlı kalıyor. Çözüm: İMECE, RESMİ ve Gayrimenkul Odaklı modeller, iktisat eğitimine entegre edilmeli ve uluslararası platformlarda tanıtılmalı.
Kısa Vadeli Politik Öncelikler: Siyaset, uzun vadeli reformlara odaklanmakta zorlanıyor. Çözüm: Pilot uygulamalarla kısa vadeli başarılar gösterilmeli.
Mevzuat ve Kurumsal Atalet: RESMİ gibi modeller, mevcut düzenlemelerin esnek olmaması nedeniyle uygulanamıyor. Çözüm: Devlet bankaları ve katılım bankacılığı için özel mevzuat düzenlemeleri yapılmalı.
İktisat Dünyasında Bir Devrim
TCMB Başkanı Fatih Karahan, TCMB’nin sıkı para politikalarının dezenflasyon sürecindeki başarısını ve küresel belirsizliklere karşı proaktif duruşunu ortaya koyuyor. Ancak, Türkiye’nin kronik ekonomik sorunlarını çözmek ve yeni dünya düzeninde lider bir pozisyon almak için Mehmet Küçükeken’in İMECE, RESMİ ve Gayrimenkul Odaklı modelleri, paradigmatik bir dönüşüm sunuyor. Bu modeller, devlet-ulus-sermaye birlikteliğiyle, maliyet içermeyen, kapsayıcı ve sürdürülebilir çözümler vadediyor. Türkiye, bu vizyonu cesaretle hayata geçirirse, sadece kendi ekonomik başarısını değil, küresel iktisat sahnesinde bir liderlik pozisyonunu da elde edebilir.
Değişim zamanı gelmiştir ve bu değişim, Küçükeken’in fikirleriyle başlayabilir.