Sevdenur NAMALAN'ın 4 Eylül 2023 tarihli yazısı: Cumhuriyet Dönemi Basın Hayatı
Basın; toplumun, çevresinde ve dünyada olan gelişmelerden haberdar olmasını sağlayarak kamuoyu oluşturur. Topluma bu gelişmeleri aktarırken doğru bilgilere yer vermesi önemlidir. Demokrasinin olduğu devletlerde, bilginin doğru aktarılması oldukça önemlidir. Basın bu anlamda bilginin en hızlı ve en doğru şekilde yayılmasını amaçlar.
Basında yaşanan gelişmeler, dünyada olduğu gibi Osmanlı’da da matbaanın gelmesi ile ilerleme göstermiş, bu kapsamda Osmanlı’da ilk çalışmalar 15. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Osmanlı’da tamamı Türkçe olarak yayımlanan ilk gazete, 1831 yılında yayımlanan Takvim-i Vakayi’dir. Bu gazeteyi takriben yarı özel nitelik taşıyan Ceride-i Havadis, 1840 yılında William Churchill tarafından çıkartılmıştır. Özel gazetenin çıkışıyla beraber yaşanan gelişmeler, 1876 yılından sonra II. Abdülhamit’in istibdat dönemi ile basın sansürüne kadar ilerlemiştir. Bu dönemde basın üzerinde önemli derecede baskı oluşturulmuş, sansür uygulamaları hayata geçirilmiştir.
Sultan Abdülhamit’ten sonra başa gelen İttihat ve Terakki Partisi ile basın biraz rahatlamış fakat ileriki yıllarda bu dönemi aratacak hâle gelmiştir. Basın, Cumhuriyet’in kuruluş dönemlerinde gelişimini sürdürmeye devam etmiştir. Ülkenin parçalanma eşiğine geldiği Kurtuluş Savaşı döneminde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde basının da desteği ile halk olan bitenden haberdar edilmiş; savaş, galibiyet ile sonuçlanmıştır. Savaş sonrası zor bir dönemde mücadelesini sürdüren basın ile beraber Atatürk’ün ülke bağımsızlığına yönelik inancı doğrultusunda büyük mücadele verilmiştir. Cumhuriyet sonrası basın alanında önemli yenilikler gerçekleşmiş, basın özgürlüğü Anayasa’nın 26. maddesinde “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” olarak düzenlenmiştir.
Bu madde ile beraber herkes özgürce düşüncesini açıklama ve yayımlama hakkına kavuşmuştur. Bu durum, resmi mercilerin bir müdahalesi olmadan haberi yayma ve fikir alma özgürlüğünü kapsamaktadır. Halkın doğru bilgiye ulaşmasında basının önemini bilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaştan hemen sonra basın alanında çalışmalara imza atmaya başlamış, yurt dışından gelen gazeteciler ile de görüşmeler sürdürmüştür. Atatürk, Milli Mücadele yıllarında da basın ile bağlantı kurmuş; halka, içinde bulundukları mücadelenin önemini aktarmak için Minberi Hâkimiyeti Milliye ve İradeyi Milliye gibi gazetelerde halka sesini duyurmuştur.
Buhranlı bir dönemin içinde bulunulmasına rağmen basın alanında gelişmelere imza atan Atatürk, kendi yayın organını kurmuş, böylece hem iç hem de dış basında etki yaratmayı başarmıştır. Fethi Okyar’ın Atatürk ile beraber kurduğu Minber gazetesi, halk tabanında birliğin ve kazanma ümidinin artabilmesi ve bu anlamda bir basın organının önemli bir mücadeleye sağladığı fayda açısından önemli bir gazete niteliğindedir. Atatürk, Ankara’ya gelişiyle beraber “Anadolu’nun Sesi” başlıklı gazete çıkartmaya başlamış, daha sonra gazetenin adı Hâkimiyet-i Milliye olarak değiştirilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün başyazarlık ettiği gazete, ilk olarak haftada iki gün şeklinde yayımlansa da daha sonra günlük olarak yayın hayatına devam etmiştir.