Utku KABAKCI'nın 19 Aralık 2025 tarihli yazısı: Dekor Futbol, Başrol İnsan (1)
Futbol genellikle müsabaka sonuçları, hakem hataları, taktiksel hamleler ve transfer haberleri çerçevesinde konuşulur. Hâlbuki tüm bunların arka planında, sesiz ama çok daha derin bir gerçek vardır: Futbol bir dekordur ve bu dekor ile sergilenen şey, oyundan ziyade insanın tam da kendisidir.
Bir stada adım attığımızda ya da ekranlarımızın başına geçtiğimizde kendimizi aslında dev bir sahnenin içinde buluruz. Tezahüratlar, bayraklar, armalar, totemler sahneyi parlatan ışıklar gibidir. Bu gösteride yer alan oyuncuların metinleri her an yeniden şekillenir. Yani oyun doğaçlamaya açıktır. Sahiciliği de buradan kaynaklanır.
Futbol üzerinden yazılan hikâyeler, derbiler, efsaneler, zaferler ve hayal kırıklıkları aslında insanın kendisiyle kurduğu ilişkinin tezahürleridir. Bir futbolcunun maçın son dakikalarında atamadığı penaltı, yalnızca kaçan bir gol değildir. Baskı altında insan olmanın ve beklentileri karşılayamamaktan kaynaklanan üzüntünün vücut bulmuş hâlidir. Aynı şey son dakikada gelen golle kazanılan maçlar için de geçerlidir. Meşin yuvarlak sadece rakip fileleri değil, kolektif bir ruhu da havalandırır. Bir golle sevinçten hüngür hüngür ağlayan yetişkinler ya da yenilgiyle suskunlaşan insanlar, futbolun yalnızca seyredilen bir şov değil, insan hâllerinin tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkmasına vesile olan bir atmosfer olduğunun göstergesidir. Bu atmosferde kimileri sevinir, kimileri üzülür. Bazıları hak ettiğini düşünür, bazılarıysa haksızlığa uğradığını. Tıpkı hayat gibi…
Tüm bunlardan kolaylıkla anlaşılacağı üzere, futbol basit bir spor branşı değildir. Futbol, insanın kendini sınadığı, başkalarıyla iletişim kurduğu ve duygularını hesapsızca gösterebildiği bir dekordur. Dekor ne kadar şaşaalı olursa olsun, işaret ettiği şey her zaman insandır. Ve belki de futbolu tüm noksanlıklarına rağmen vazgeçilmez kılan şey budur.