Utku KABAKCI'nın 26 Aralık 2025 tarihli yazısı: Dekor Futbol, Başrol İnsan (2)

Futbolda zaferler de mağlubiyetler de çok şey öğretir. Çünkü skor tabelasının ışıkları söndüğünde ve tribünler boşaldığında geriye yalnızca puan durumu değil, insanın kendisine dair öğrendikleri de kalır. Futbol sahaları işte tam da bu nedenle yalnızca spor müsabakalarının yapıldığı yerler değil, karakterleri de yansıtan aynalardır. O aynalarda herkes kendi ruhunun izlerini görür.

Kazananlar için asıl sınav, galibiyetin hemen ardından başlar. Zaferin geçiciliğini idrak etmek, üstünlüğü bir ayrıcalık gibi değil de bir emanet olarak taşıyabilmek hiç de kolay değildir. Sevinci doyasıya yaşayıp paylaşmakla kaybedenleri kışkırtmak maksadı güderek kutlamayı abartmak arasında sadece dikkatli gözlerin yakalayabileceği bir nüans vardır.

Kaybedenler ise yenilgiyle terbiye olmayı öğrenebilmelidir. Çünkü mağlubiyet, insanın kendine anlattığı hikâyeyi bozar; güçlü olduğuna, hazır olduğuna, hak ettiğine dair inançlarını sorgulatır. Yenilginin öğreticiliği buradan kaynaklanır. Mazeretlere başvurmak mı, sorumluluk almak mı? Suçlu aramak mı, payına düşeni kabul etmek mi? Yenilgiyle gün yüzüne çıkan bu sorulara verilecek yanıtlar ise karakterlere ilişkin önemli ipuçları taşır. Sahadaki duruşlar, tercihler, yaşamdaki büyük kararların, tutumların provası gibidir.

Tüm bunlardan dolayı futbol salt yazılı kurallar üzerinde yükselen ruhsuz bir mekanizma değil, ahlaki tavrın sergilenebileceği göz kamaştıran platform ve dahi bir ucu omuzlarda taşınmaya diğer ucu ise tiye alınmaya çıkan emsalsiz bir patikadır da. Asıl mesele kazanmak ya da kaybetmek değil, bunlar karşısında insanın neye dönüştüğüdür.