Utku KABAKCI'nın 7 Şubat 2024 tarihli yazısı: Elektrikli Otomobillerin Devri Başlamadan Bitecek mi?

Dünyada otomobil üreticilerinin çoğu, yatırımlarında elektrikli motorları öncelemeye başladı. Dev otomobil şirketleri, sektörün geleceğini elektrikli arabalarda gördükleri için kaynaklarının büyük bir kısmını buraya ayırıyor. Genel kabul de sözünü ettiğim bu yatırım hamleleriyle örtüşüyor. Yani önümüzdeki yıllarda yollarda çoğunlukla elektrikli otomobilleri göreceğimiz tahmini ağır basıyor. Fakat sektörde bir yandan elektrikli otomobiller yükselişe geçerken bir yandan da cılız kalsa dahi elektrikli arabaların ömrünün uzun olmayacağı görüşü de dillendiriliyor.

Elektrikli otomobillerin, öngörülenin aksine tutmayacağını ileri sürenlerin ortaya koyduğu argümanlar dikkate değer. Bu görüşü savunanlara göre, elektrikli arabaların pazarlanmasında en çok kullanılan “çevre dostu” mottosunun, bütünüyle gerçek olmadığı, elektrikle çalışan araçlarda da metale ihtiyaç duyuluyor olması ıskalanmamalı.

Sektör her ne kadar büyük ölçüde yüzünü elektrikli araçlara çevirmeye başlamış olsa da alternatif enerji kaynakları arayışının tamamen bittiğini söylemek yanlış olur. Örneğin Toyota, pek çok firmanın aksine üretim stratejisini belirlerken elektrikli motorları değil, hidrojen yanmalı motorları ön plana çıkartmaya başladı. Şirket, hidrojen yanmalı motorların, elektrikli motorlara kıyasla daha çok çevre dostu olduğu iddiasında bulunuyor.

Yeni nesil araçlarda temel enerji kaynağının elektrik mi yoksa başka bir şey mi olacağını zaman gösterecek. Ancak elektrikli otomobillere olan talebin, beklenilenin altında kalacağını düşünenlere göre, tek soru işareti, temel enerji kaynağının ne olacağı değil. Özellikle büyük şehirlerde giderek artan nüfus ile doğru orantılı olan trafik problemlerinin de ulaşım araçlarının tercihinde belirleyici olacağı aşikâr. Öyleyse benzinli arabaları terk edenlerin ulaşım aracı olarak elektrikli otomobil yerine daha hesaplı ve çok daha pratik bir şekilde şarj edilebilen diğer elektrikli alternatiflere (elektrikli bisiklet, scooter, moped, motosiklet gibi) yönelmeyeceğinin bir garantisi var mı? Belli ki birçok büyük otomotiv şirketi, bu garantinin olmadığını düşünüyor ki aynı zamanda elektrikli lüks bisikletler de üretiyor. Çünkü bu araçlar, büyük şehirlerde sıkışık trafikte daha hızlı hareket edebiliyor ve sürücüler için bir baş belasına dönüşen park sorununa da çare olabiliyor.

Kimileri, sıraladığım bu gerekçelerden dolayı elektrikli araba satışlarının, tahminlerin altında kalacağını iddia ediyor. Ancak tıpkı bizde olduğu gibi kimi toplum ve coğrafyalarda otomobilin âdeta bir “kral nesne” olduğu da hesap edilmeli. Otomobile kimi kültürlerde işlevinin ötesinde bir değer atfediliyor. Getirdiği tüm zorluklara (park yeri, bakımı, temizliği, vergileri, sigortası ve diğer masrafları) karşın otomobil, bir prestij ve statü meselesi olarak algılandığı sürece tercih edilecektir. Bu nedenle belki de önümüzdeki yıllarda yollarda tek bir “kral” ulaşım aracı değil de zamana, yerine, ihtiyaca göre değişken bir şekilde uygun olanın tercih edileceği hibrit bir anlayış hâkim olacaktır.