Betül Gökçe AKGÖL'ün 6 Mayıs 2025 tarihli yazısı: Empati Tükeniyor mu? Dijital Çağda Duyguların Erozyonu

Eskiden birinin gözlerine bakarak anlardık ne hissettiğini. Bir omuza dokunuş, sessiz bir bakış, içten bir suskunluk... Duygular, kelimelere ihtiyaç duymadan da konuşurdu. Şimdi ise binlerce kelimenin, yüzlerce emojinin içinde gerçek duygular kayboluyor. Sosyal medya sayesinde daha “bağlı”yız belki ama daha anlayışsız hale geliyoruz. Çünkü artık hızlıca tepki vermek var, yavaşça hissetmek yok.

Bir acı habere gelen beğenilerle karışık gülen yüz emojileri... Bir dramın ortasında atılan alkış gifleri... Gerçek acıların altında dikkat çekmek için yazılmış "çok üzgünüm" yorumları... Bunlar empati değil, alışkanlıkla verilen refleksler artık. Sanki hissetmiyoruz da hissetmemiz gerekiyormuş gibi davranıyoruz.

Empati, karşımızdakinin duygusunu gerçekten hissetmekti. Kendini onun yerine koymak, onun acısına saygı duymaktı. Bugün, o duygu yalnızca bir story’e hızlıca cevap vermekle geçiştiriliyor. Hatta çoğu zaman sadece görünür olmak için empati gösterisi yapılıyor. Çünkü duygular bile artık “paylaşım” formatında tüketiliyor.

Dijital çağda her şey hızla akıyor; haberler, görüntüler, acılar… Aynı gün içinde savaş görüntüsü izleyip, beş dakika sonra bir kedi videosuna kahkahalarla gülebiliyoruz. Bu geçişlerin bedelini ruhumuz ödüyor ama fark etmiyoruz. Duyguların ağırlığı buharlaşıyor, yüzeysellik norm haline geliyor.

Peki, çözüm ne? Belki önce yavaşlamak. Her bildirime koşarak gitmemek. Birinin gerçekten üzgün olduğunu gördüğümüzde sadece yorum yapmak yerine, onunla konuşmak. Anlamaya çalışmak. Kendi duygularımızla yüzleşmek, sonra başkalarınınkine yaklaşmak.

Çünkü empati, insan kalabilmenin temelidir. Dijitalleşen dünyada makineler kadar hızlı olmayı değil, insanlar kadar derin kalmayı seçmeliyiz.

Yoksa gün gelecek; herkes her şeyi söyleyecek ama kimse kimseyi anlamayacak.