Dr. R. Bülend KIRMACI'nın 24 Haziran 2025 tarihli yazısı: İntikam Değil Karşılık Verme

Öfke at gibidir kendini yorar derler.

Hayat içinde hepimiz bazen haksızlıklara uğrarız. Dahası, ruhsal ve hatta fiziki saldırılara uğrayabiliriz.

Ticarette sahtekarlıklar, iş yerinde tahrikler, okulda haksızlıklara ve durun bitmedi;

Aile içinde bile olmadık istiskallere maruz kalanlarımız vardır.

Bunların yanı sıra aidiyet duyduğumuz partimiz, futbol takımımız, hizmet bekleyen mahallemiz veya semtimiz de itilmiş kakılmış olabilir.

Tüm bunlar öfkeyi biriktirir; öfke ya dışarı vurur ya içimizde hapsolur:

Büyür büyür lav olur; hınca dönüşebilir ve işte "o an" bir ayrım noktası gelir çatar...

Kişi, meşrebine, eğitimine, aileden alıp almadığı terbiyesine göre;

Ya intikam duygusunu tatmin etmeyi seçer ya da karşılık vermeyi...

Kuşkusuz intikam ilkel bir duygudur, içinde karşılık verme de vardır ve fakat ondan başka olarak;

Mecazen vuranı da vurulanı da yok eder; bitirir, tüm kozlar oynanmış;

Topluma ve adalete yapacak bir şey bırakılmamıştır.

Bu, bazen, kişiyi, haklıyken haksız konuma düşürecek bir kontrolsüzlükle başlar ve mağduru ikinci kez mağdur ederek, üstelik yakın çevresini de yıkıma uğratarak biter...

Kişi, kötü olana benzemiştir... Her şey bitende alt bilinci tatmin eden geçici bir haz duygusu kalsa da;

İntikam, sıfır toplama denk gelir...

O nedenle örneğin birer tüzel kişi olan devletler intikam dürtüsü ile hareket etmezler...

Fakat ondan çok daha keskin kalıcı kapsayıcı sonuçlar veren "karşılık verme" edimini uygularlar...

Karşılık verme, uğranılan haksızlığı onu yapan ve ona göz yuman kim varsa beraberce yerin dibine gömer.

Esaslı ve kalıcı ve iz bırakan ve estetik ve akılcı ama intikamın ihtişamından çok daha etkili bir hamledir; karşılık vermek!

Ey sen, ey siz, yetkinizi ve güvenimi çok kötüye kullandınız, ben şimdi buna hukukun tanıdığı tüm yollarla ve tüm insani gücümle ve tüm toplumu ve tarihi tanık tutarak karşılığını veriyorum:

Bana tepeden bakan sizi, beni ekonomik ve sosyal kayıplara uğratan sizi toplum önünde mahkum ediyorum! demektir karşılık vermek...

Bin tane de yolu vardır... Teslim olup boyun eğmek tırsmak ve susmak değildir karşılık vermek...

Fakat intikam da at gibi kendini yorup, subjektif alana hapsolup, sabun köpüğü gibi unutulup gidecek ve çoğunlukla kişiye veya kuruma hata da yaptırabilecek bir tarz ve tutum iken;

Karşındakine misli ile ve kalıcı yaptırımlarla ve akıl yoluyla karşılık vermek;

Söz ve eylemi yüksek tutmak ve sonuç almak demektir...

İntikamda tekil kazanım veya kayıplar varken, karşılık vermede, tekil de olsa topluluksal da olsa belli bir toplumsal yarar boyutu da vardır...

O nedenle elbette uğradığımız haksızlıklara göz yummayalım ancak ilkel bir rövanş duygusunun geçici cazibesine kapılmadan;

Haksızlığı yapanın yalnız bizim açımızdan değil toplum açısından da yatırımlarla karşılaşması için;

Okulda, sokakta, statta, trafikte, iş yaşamında, aile içinde, hatta kurumlar ve Milletler arası meselelerde yasal çerçeve içinde ve moral değerlere saygılı biçimde karşılık verelim...