Sedat SADİOĞLU'nun 7 Ekim 2025 tarihli yazısı: İŞLETMENİN BOYUTLARI [FONKSİYONLARI]-11/3: Girişimcilik Boyutu-2
Girişim (Tek Başına) Neden Yetmez?
Araştırmalardan Çıkan Bazı Sonuçlar: Bazı temel sonuçlar aşağıda sıralanmıştır;
1. Sonuç: Girişim, eğer sadece üretim üzerine ise, uzun sürmesi düşünülen bir ticari hayat için (bu çabalar) yetmez! Çok yetenekli bir tasarım ekibi yanında, çok güçlü bir Pazar araştırma ekibine gereksinim vardır. Bu da yetmez, işbirlikleri gereklidir. Bu işbirlikleri teknolojik olmasının yanında, satış ağları, servisler ve ortaklıklarla da sürmelidir. Artık, küresel olmak ve dünya (ve insan yığınları) için üretmek zorunluluğu vardır.
2. Sonuç: Girişim için hedeflenen ürünün, tamamının aynı işletmede üretilmesi gerekmemektedir. Uluslararası yatırımcılar da dahil, artık tedarik zinciri yolu ile üretimlerini gerçekleştirmektedirler. Üstelik, yapılan üretim yerleri için, hedef ülkeler dahi seçilmektedir. Hyundai’nın (bazı araç modellerinde) Türkiye’yi seçmesi gibi. Pazarı ve tüketici eğilimlerini çok iyi takip edip, değerlendirip, özgün tasarlayıp, kendi markasıyla tedarik edip, montajını yapıp yada yaptırıp, ortaya çıkan ürünü tüm dünyaya satan işletmeler (ve markalar) vardır. Bilgisayar üretimi ve teknolojisinin de gelişmesi, böyle bir aşama izlemiştir. Aynı gelişim, televizyon ve cep telefonları için de geçerlidir.
3. Sonuç: Hizmet sektörü o kadar önem kazanmıştır ki, verdikleri hizmet sonucunda, nitelik kazanan ülkeler ortaya çıkmıştır. Ülkede ciddi bir üretim tesisi olmadığı halde, yazılım, tasarım ve simülasyon programlarında söz sahibi olan İrlanda, buna güzel bir örnektir. (İrlanda, Google, Facebook, Apple ve Twitter gibi teknoloji şirketleri tarafından Avrupa üssü olarak kullanılmaktadır) Ayrıca, hiç Amerika’ya gitmeden, Amerikan otomasyon fabrikalarının kontrol, yazılım geliştirme, programlama ve hatta bakımlarını bile yapan, yüzlerce Hindistanlı işletme (KOBİ) ortaya çıkmıştır.
4. Sonuç: Hizmet sektörü içerisinde, “turizm” nasıl bacasız sanayi ise, bunun yerini artık “yazılım” ve “tasarım” almıştır. Yazılım ve tasarım, turizm gibi, çok fiziki yatırım gerektiren bir yapıda değildir. Bu büyük bir avantajdır, bir diğer avantaj da kendisini geliştiren (beyin gücü yüksek) insanlara sahip olunmasıdır.
Son olarak buradan yola çıkarak “finans” (bankacılık, sigortacılık, borsa, vb) sektörünün de çok geliştiğini söyleyebiliriz. Finans sektörü her zaman katalizör görevi üstlenmiştir. Buna Atatürk zamanında kurulan ve ilk sektörel amaçlı bankalar olan Sümerbank ve Etibank’ı sayabiliriz.
Girişimci ve KOBİ İçin Sektör Nedir? (Sektörel Analiz Nedir?)
Giriş: Bu konuya girmeden önce sektörün ve ülkemiz için lokomotif olan sektörlerin neler olduklarını bilmemiz ve arkasından da sektörel analizin nasıl yapıldığını bilmemiz (ya da, en azından genel bir bilgimiz olması) gerekiyor. Girişimcilik açısından konunun önemi ise, işini kuracaklar için olacaktır. Zaten bu çalışmanın amacı da özellikle iş hayatına yeni girecek yada yeni iş alanlarına giriş yapacak girişimcileri bilgilendirmek ve yönlendirmektir. İşini kuracak/geliştirecek girişimci için aslında ilk beklenen, işini iyi bilmesi olarak beklenmektedir. İşte bu aşamada profesyonel yardım yapmak çok yerinde olacaktır. Çünkü ani verilen eksik yada hatalı kararlar sonucu, hayal kırıklığı, zarar yada atıl kalma gibi sorunlarla karşılaşabiliriz. Bu da girişimci için moral bozukluğu olacaktır. Zaten hiç kimse, tek başına, kapsamlı bir analiz yapmadan bulunduğu sektörün tüm inceliklerini bilemez, hatta bilmesi de beklenemez.
Girişimci için ilk etapta önemli olan işfikri yada işfikrini savunduğu işplanıdır. İkinci etapta finansmana kolay ulaşım ve üçüncü etapta ise kaliteli ürün verilmesidir. Girişimci için işfikri/işplanı zaten olması gereken donanım olmakla beraber, finansmana ulaşım ve ürün verme aşamalarında zorlayan durumlar olabilecektir. Bu aşamalar da bile çeşitli destek ve yönlendirmelerle problemler çözülebilecek iken, ürün verme ve ürün satış sonrası aşamalarında profesyonel destek şarttır. Bu konularda hizmet veren birçok iyi ve işini bilen profesyonel danışmanlık şirketleri vardır. Ancak bu şirketlerden destek olmada girişimciler biraz uzak durmaktadır. Bunun muhtemel nedeni, danışmanlık hizmetine verilecek ücretlerin yüksek olması olabilir. Bu da çok normaldir. Bu sıkıntıyı aşmada, KOBİ ve Girişimcilere hizmet ve destek veren kurum veya kuruluşlara görev düşmektedir. Bu çalışmada artık girişimci için ya yola kararlı bir şekilde devam etmek yada revizyon ve belki de vazgeçme ile sonuçlanacak durumlar yaşanabilecektir.
İşfikri ve Girişimcilik: İşfikrini oluşturmuş girişimci; işfikrinin içinde bulunduğu sektör/alt sektörleri belirleyerek işfikrinin en genel çerçevede hangi özelliklere sahip olduğunu ortaya çıkaracaktır. Girişimci işfikrinin içinde bulunduğu sektörü ve özelliklerini belirlerken, değerlendirme esnasında sektörel özellikler olarak; işletme sermaye gereksinimi, rekabet yoğunluğu, girdi piyasalarında yaşanan rekabet, sektörde ulaşılan kâr düzeyleri ve rakiplerin gücü ele alınmalıdır. Ayrıca girişimci, sektörün ülke ekonomisi içinde sahip olduğu yeri ve büyüklüğü araştırırken, sektörün geçmişten bugüne ülkemizde ve gerekli ise diğer ülkelerde yaşadığı gelişmeyi ele almalıdır. Son olarak sektörün gelecekte yaşaması beklenen gelişmeleri inceler ve değerlendirmelerini yaparak kendi işi açısından bu gelişmelerin etkisini belirler. İşfikrinin araştırılmasında sektör/alt sektörler bazında yapılacak bu araştırmalar girişimcinin yapacağı tüm çalışmaların bir bütünlük içinde yürütmesini ve işfikrini etkileyecek tüm aktörleri görmesini sağlayacaktır.
Örneğin, spor giyim üretimine girmek isteyen girişimci, sektör olarak tekstil ve alt sektör olarak hazırgiyim sektörünü araştıracak olsun. Bu sektör/alt sektörlerin sahip olduğu belirgin özellikler arasında üretim çeşitleri, sektörde müşterilerin fiyat-kalite beklentileri, müşterilerin (özellikle gençlerin) eğilimleri, yeni firmaların sektöre giriş yoğunluğu, dünyadaki tüketim rakamları ve sektörün gelişim eğilimleri (mutlaka) ele alınmalıdır.
Sektör Nedir?
Sektör; aynı ve benzer iş kollarında kümelenmiş büyük bir meslek grubudur. Yani gıda sektörü denildiğinde, sadece gıda maddesi üreten işletmeler değil, satış ve sonrası için hizmet verenler de bu grupta mütalaa edilir. Buradan da sektör sınıflamaları ortaya çıkmıştır. Gıdadan devam edip bir örnek daha verirsek, gıda makinası üreten yada ticaretini yapan bir işletme ise, esas olarak yaptığı iş (iştigal) yada iş kolu, makina üretimi ve ticareti olduğu için genel makine sektörüne dahil edilir. Bütün bunlar ve işletmenin hangi sektörde yer alınacağı, artık girişimcinin iş kurduktan sonraki iş hayatını doğrudan etkileyecektir. Bu etki, sektörlere verilen destekler yada kısıtları ortaya kayabileceği gibi, kurulan yeni işin gelişmesi evrelerini de etkileyecektir.
Sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, artık kendi sektöründe ticari faaliyetini sürdürür. Şahıs işletmesi için bir örnek verirsek, içme suyu ticareti yapacak bir işletme TESK’e bağlı bir meslek odasına üye olabilecektir. Bu da onu gıda sektörüne dahil edecektir. Eğer bu girişimci tüzel kişilik yani, limited yada anonim şirket olarak kurulacaksa, TOBB’a bağlı ticaret ve sanayi odalarına kayıt olacak ve iştigal konusu da gıda ürünü imalatı veya satışı olacaktır.
Meslek odalarına üyelik yasal bir zorunluluk olmakla beraber, seçilecek meslek için girişimcinin seçimi ve hedefi önemlidir. Yalnız unutulmaması gereken diğer önemli bir husus, girişimcinin işini kurduğu yerin nerede olduğudur. İşyeri seçimi de aynı sektör seçimi gibi, daha sonraki iş hayatında etkili olacaktır. Bazı girişimciler, yerimizi aceleden uygun seçemedik…!, işyeri çok uzakta…! yada keşke sanayi sitesinde olsaydık…! gibi şikayetlerde bulunmaktadır. Ulaşımın rahat olması, işyerinin çalışmaya uygun yapıda olması, yada uygun sitelerde bulunması çok önemlidir.
Sektörel Sınıflandırma: Ülkemizde sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin sınıfını iyi bilmeleri için TOBB tarafından düzenlenerek sisteme sunulan NACE sınıflandırması kullanılmaktadır. NACE meslek sınıflandırması tüm meslek dallarını ve alt dallarını içeresine almaktadır. TOBB tarafından belirli zamanlarda ve ihtiyaç duyulması halinde, gerekli revizyonlar yapılmaktadır. Şuanda geçerli olan revizyon:2’dir. Özellikle destek veren kurumlar, destek kapsamına giren işletmelerin sektörlerini ve meslek sınıflarını (alt sektör) buradan takip etmektedirler. (Destek veren kurumlar ise, 6 karakterli NACE’yi esas almaktadır)
Not: Bu sınıflama yani 6 karakterli NACE kodu, vergi levhasında da yer almaktadır.
NACE Kodlamasından bir örnek verecek olursak;
C………….İmalat Sektörleri (Başlığı Altında)
10.00…….Gıda Ürünleri İmalatı (Ana-Sektör Adı)
10.85…….Hazır yemeklerin İmalatı (Alt-Sektör Adı)
10.85.01…Hazır yemek imalatı (vakumla paketlenmiş veya korunmuş olanlar) (lokanta ve catering hizmetleri hariç) (Alt-Sektör Detayı)
Ülkemizin Lokomotif Sektörleri
Ülkemiz, gelişmekte olan bir sanayi ve ticaret yaşamı sunmaktadır. Buna turizm de dahildir. Faaliyet yapılmayan hiçbir sektör yoktur. Buna, daha başlangıç aşamalarında olsa da uçak ve uzay sanayi de eklenmiştir. Dünyadaki sektörel gelişmelerle beraber gelişen ülkemizdeki sektörler, dünya ile iletişim ve etkileşim halindedir. Bu etkileşim ne kadar çok olursa, sonucundaki ticari kazançlar da o kadar çok olacaktır.
-Ülke şartlarındaki bazı birikimler,
-Yöresel kaynakların zenginliği,
-Yeraltı kaynakların çeşitliliği,
-İkili ülke ve işletme anlaşmaları,
-İşletme sayıları,
-Çalışan (işgören ve işveren) sayıları,
-İhracat imkânları ve rakamları,
-Ülke nüfusu ve hatta komşularla olan ilişkiler bile, bazı sektörleri ön-plana çıkarabilmektedir.
(Örneğin; Kuzey Irak ile “inşaat” sektörünün ön-plana çıkması gibi)
Ülkemizde, yukarıda sayılan şartlardan yola çıkarak, tekstil sektörü çok gelişmiştir. Bu sektör açık ara liderdir ve bu yüzden de birinci sırada yer alan lokomotif sektör olarak adlandırılır. Bu sektörün liderliği tehlikededir. Bunun da tek nedeni, ucuz Uzakdoğu ürünlerinin ülkemize serbest girişinden kaynaklanmaktadır. Bu da yerli üretimi zor duruma düşürmektedir. Bunun bir başka nedeni ise, yerli ürünlerde pazarlama sıkıntısı ve dışa açılamamaktan kaynaklanan markalaşamamadır. Bir diğer önemli neden de, tekstil makine ve teknolojisinde dışa bağımlılıktır. Bugün için uygun olan bir makine, (yüksek siparişler, yeni trendler, vs. nedenlerden) birkaç yılda demode olup, atıl kalabilmektedir. İki kamyon tekstil ürünü ihracat edebilme şartı ile, ancak (ve ne yazık ki) fonksiyonel bir tekstil makinası alınabilmektedir. Bu sektörde hizmet verenlerin ve özellikle de üreticilerin çoğu KOBİ sınıfındadır.
İkinci sırada gelen sektör ise bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm sektörüdür. Üçüncü sırada dış ticaret hacmi az olmakla beraber, iç ticarette yüksek hacme sahip olan gıda sektörü gelmektedir. Dördüncü sırada otomotiv sektörü gelmektedir. Beşinci sırada genel makine sektörü gelmektedir. Altıncı sırada genel kimya sektörü gelmektedir. Yedinci sırada kahverengi eşya (mobilya) sektörü yer almaktadır. Son olarak sektörler içerisinde özel bir yeri olan inşaat sektörü gelmektedir. Bu sektör madencilik sektörü ve taşımacılık sektörünü harekete geçirmektedir ve beraber gelişmektedirler. Şuanda lokomotif sektör olma yolunda aday olan nükleer teknolojiler, savunma/uzay sanayi, ileri malzeme, bilişim/yazılım sektörü, elektrik-elektronik sektörü, robotik uygulamalar ve sağlık (medikal ve ilaç) sektörü istenen seviyelere (henüz) ulaşamamışlardır.
(NOT: 11/3. bölümün sonu…)