Dr. R. Bülend KIRMACI'nın 21 Ekim 2025 tarihli yazısı: KKTC Seçimleri: Değişenler/Değişmezler...

Tercih etmediği adayın Cumhurbaşkanı seçilmesine bakarak, KKTC seçimleri, iktidarın dış politikadaki başarısızlık hanesine yazılabilir.

Ancak daha önemli olan Sayın Erhürman'ın yönetiminin Kıbrıs Türk halkına kazanım sağlamasıdır; bu olgu da doğal olarak Türkiye tarafından dikkatle izlenecektir.

Kıbrıs'ın hem tarihsel hem güncel gerçekleri var...

Denenmiş gerçeklik şudur: Kalıcı barışın, güvenliğin, dahası eşitlikçi iş birliğinin yolu; iki devletli yapıyla olasıdır...

İki ayrı bağımsız, egemen devlet...

Bu çözümü şimdilerde Gazze için bile öneriyorum.

Kıbrıs'ta federasyon tezlerini de asla gerçekçi bulmuyorum.

Rumlar siyaseten Avrupa Birliğinde, ekonomik açıdan alabildiğine desteklenmekte, öte yandan son zamanlarda İsrail de dahil, Atlantik ittifakına askeri üsler tahsis etmede açık çek siyaseti izlemekteler.

Türkiye ve KKTC ise ambargo ile ticaret kotaları ile muhatap edilmiştir...

Öte yandan, KKTC'nin yeni yönetiminin müzakereler konusunda daha ılıman bir yaklaşım içinde olacağı besbelli idi...

Ne var ki Türkiye, seçimlerden önce Kıbrıs'a bir askeri deniz üssü kurulması konusunda çok atıl kaldı.

Doğu Akdeniz jeopolitiği açısından deniz yetki alanı, MEB anlaşmaları bizim için yaşamsal önemdedir. Bu olgu ve Kıbrıs'ın Rum kesiminin bize karşı kullanılacak bir uçak gemisi olamayacağı kabulü asla değişmez.

Mavi Vatan’ın sürekliliği ve KKTC’nin varoluşsal gerçekliği de elbette seçimden seçime değişmez.

KKTC seçimleri sosyal ve moral açıdan (uyuşturucu, kumar, kara-para, fuhuş söylentileri ve en son 'başörtüsü' dayatmaları vb. bir gündemle) "yorgun bir halkın", genel olarak iktisadi refahı, Avrupa'ya Rum üzerinden tam entegre olmakla bulabileceği saikiyle belirlenmiştir...

Kıbrıs Türk halkının bu seçimlerde ortaya koyduğu iradesi bu yöndedir...

O arada seçmenin yüzde seksen hatta doksanın altında her katılım başkanlık sistemleri için çok teskin edici olmasa da -o eleştiri Türkiye için de geçerlidir- Kıbrıs'ta sonuç, budur...

Türkiye ile Kıbrıs Türk Devleti kan bağıyla, can bağıyla birbirine bağlıdır ve bu olgu da asla değişmez.

KKTC seçimlerinden önce yazdığım nottaki şu düşüncemi de (_bir eklemeye_) tekrar etmek isterim:

"Kıbrıs Türk uygarlığı beş asırlık varlığı (Rumlardan eskidir) ve bedeli ödenmiş özgürlüğüyle topraklarında egemen Devletini kurmuştur...

(Tıpkı bizim Anayasamızın ilk dört maddesi açısından olduğu gibi)

Seçimler gelir, iktidarlar gider, fakat (bağımsız, egemen devlet gerçeği) değiştirilemez...

...

KKTC ... ekonomisini yalnız eğitim ve turizmle değil, çağdaş tarım ve orta ölçekli sanayi temelinde yükseltmelidir."

Evet, Kıbrıslı soydaşlarımız, gönlümüz de, gözümüz de, yüreğimiz de daim sizinle...