Sibel BAY'ın 1 Ekim 2025 tarihli yazısı: Sisifos’un Sonsuz Taşı: Boşuna Çabaların Hikâyesi
Sisifos, Antik Yunan mitolojisinin en ilginç karakterlerinden biridir. Tanrıların gazabına uğrayan bu kral, ölümsüz bir cezaya mahkûm edilmiştir. Onun görevi, kocaman bir taşı dağın zirvesine çıkarmaktır. Ancak taş, zirveye yaklaşınca tekrar aşağı yuvarlanır. Sisifos, bu döngüyü sonsuza kadar sürdürmek zorundadır.
Bu hikâye, insan hayatıyla büyük bir benzerlik taşır. Bizler de her gün bir taş yukarıya itiyormuşuz gibi yaşarız. Sabah kalkar, işe ya da okula gideriz. Çabalar, yorulur ve ertesi gün aynı döngüyü yeniden yaşarız. Sisifos’un taşı aslında hepimizin sırtındadır.
Fransız yazar Albert Camus, Sisifos’un hikâyesini felsefi bir bakış açısıyla yorumlamıştır. Camus’ye göre hayat, başlı başına bir absürtlük taşır. İnsan sürekli anlam arar fakat evren bu anlamı vermez. Buna rağmen insan, yaşamaya ve mücadele etmeye devam eder. İşte bu yüzden Camus, “Sisifos’u mutlu hayal edin” der. Çünkü asıl değer, taşın zirveye ulaşmasında değil, onu tekrar tekrar yukarı itme iradesindedir.
Bugün çevremize baktığımızda Sisifos’un hikâyesini daha net görebiliriz. Bir öğrenci ders çalışır, sınava hazırlanır. Bir işçi sabah erkenden kalkar, alın teri döker. Bir anne ya da baba, çocuklarının geleceği için çabalar. Hepsi kendi taşını yukarıya taşır. Belki taş her seferinde geri yuvarlanır. Ama asıl anlam, çabanın kendisindedir.
Yaşam, tekrar eden döngülerle doludur. Yeniden başlamak çoğu zaman yorucu görünür. Fakat insana değer katan şey, bu döngülere rağmen mücadeleyi bırakmamaktır. Sisifos’un taşı bize, hayatta en önemli gücün yılmadan devam etme iradesi olduğunu hatırlatır.