Betül Gökçe AKGÖL'ün 7 Kasım 2025 tarihli yazısı: Mustafa Kemal'in Samsun Yolculuğu

Mustafa Kemal, 9. Ordu Kıtaatı Müfettişliğine atandıktan sonra 15 Mayıs günü Yıldız Sarayı’nda Vahdeddin ile görüşmüştür. Bu görüşmenin ardından Mustafa Kemal ve beraberindekiler, 16 Mayıs 1919 Cuma günü Hüsrev Gerede’nin anılarına göre saat 4.30’da Bandırma Vapuru ile yola çıkmıştır. Geminin kaptanı daha sonra Durusu soyadını alan İsmail Hakkı Bey’dir. Bandırma Vapuru, Samsun’a hareket etmek üzere ayrıldıktan kısa bir süre sonra Kız Kulesi önünde, işgal subayları tarafından kontrol amacıyla durdurulmuştur. Yolculuk, şiddetli rüzgâr ve dalgalar nedeniyle zorlu geçmiştir. Gemi, 17 Mayıs 1919, 09.30 sıralarında İnebolu’ya yanaşmış, 18 Mayıs 1919 tarihinde ise Sinop’a varmıştır.

Mustafa Kemal ve beraberindekiler, 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü sabah 06.00 sularında Samsun’a varmışlardır. Anılara göre, o zaman bir liman olmadığı için yolcular küçük motorlar ve kayıklar yardımıyla kıyıdaki iskeleye taşınmıştır. Mustafa Kemal ve ekibi Samsun’da Mıntıka Palas adı verilen otelde 6 gün (19-24 Mayıs) kalmıştır. Samsun’da kaldığı süre boyunca ilk önce bölgedeki asayişsizlikle ilgilenmiştir. Bölge, Pontus Devleti kurmak isteyen Rum çetelerinin eylemleri ve işgal gemilerinin tehdidi altındaydı. Mustafa Kemal Paşa, 22 Mayıs 1919 günü İngiliz Siyasi Temsilcisi Yzb. Horst ve diğer İngiliz memurlarla görüşmüş ve aynı gün Sadaret Makamına bir rapor göndermiştir. Bu raporda, asayişin düzelmesinin Rumların siyasi emellerinden vazgeçmesine bağlı olduğunu ve Türklüğün yabancı mandasına tahammülü olmadığını belirtmiştir.

Mustafa Kemal’in ilgilendiği bir diğer konu, Anadolu’nun başka bölgelerinde açılmış olan Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetleri ile temasa geçmek olmuştur. 23 Mayıs tarihinde Ankara’daki 20. Kolordu kumandanı Ali Fuat Paşa’ya telgraf çekmiş ve aynı gün Kazım Karabekir Paşa ile haberleşerek işgalleri protesto amacıyla mitingler yapılmasını istemiştir.

25 Mayıs 1919 tarihinde Havza’ya doğru yola çıkılmıştır. Varışta Mustafa Kemal Mesudiye Oteli’nde, karargâhı ise Ali Osman Ağa’nın konağında ağırlanmıştır. Mustafa Kemal, 26 Mayıs günü bir heyeti kabul ederek vatanın savunulması için hızlıca bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurmaları gerektiğini bildirmiştir. Bunun üzerine 28 Mayıs günü Havza’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuş ve Havza Genelgesi yayımlanmıştır. Bu genelgede, İzmir’in işgalinden sonra Manisa’nın da işgal edilmesinin kötü gidişatı gösterdiğinden, ülke bütünlüğünün korunması için yapılacak mitinglerin daha canlı yapılması gerektiği, ancak sükûnetin korunması ve Hristiyan halka sataşmanın olmaması gerektiği belirtilmiştir. 30 Mayıs günü ise Havzalılar, Millî Mücadelenin ilk mitingi olarak kabul edilen mitingi yapmışlardır. İngilizlerin dikkatini çeken bu faaliyetler üzerine, 8 Haziran 1919’da Mustafa Kemal, Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa tarafından İstanbul’a geri çağırılmıştır. Ancak Mustafa Kemal bu çağrıya itaat etmemiştir.

12 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal ve çevresindekiler Havza’dan ayrılarak Amasya’ya hareket etmişlerdir. Burada coşkulu bir kalabalık ve şehrin önde gelenleri tarafından karşılanmıştır. Amasya’da kaldığı süre boyunca 5. Kafkas Tümeni’nin karargâhı olan Saraydüzü Kışlası’nda ikamet etmiştir. Mustafa Kemal’in Amasya’da ilgilendiği ilk konu, Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşu hakkında halkı aydınlatmak ve teşvik etmek olmuştur. Şehrin ileri gelenleriyle toplantılar yapılmış ve 14 Haziran 1919 tarihinde Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ninkuruluşu resmi olarak sağlanmıştır. 19 Haziran 1919 günü Hüseyin Rauf ve Ali Fuat Paşa Amasya’ya gelmiştir.

22 Haziran 1919 ise milli mücadele için oldukça önemli bir tarih olmuştur. Ülkenin her yerindeki işgaller, İstanbul hükümetinin tutumu ve müdafaa-i hukuk cemiyetlerinin çalışmaları doğrultusunda bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor ise Amasya Tamimi olarak duyurulmuştur. Alınan kararların altında Mustafa Kemâl Paşa, Ali Fuat Paşa, Hüseyin Rauf Bey, Albay Refet Bey ve Üçüncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı Albay Kâzım’ın imzaları bulunmaktadır.

Amasya Tamimi, milli mücadelenin amaç, gerekçe ve yöntemini belirleyen en önemli belge olarak tarihe geçmiştir. Tamim, "Hükümet-i merkeziyemiz (İstanbul Hükümeti) itilaf devletlerinin etkisi ve denetimi altında çevrilmiş bulunduğundan üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yapamamaktadır" cümlesiyle Osmanlı Devleti’nin siyasi gücünün kalmadığını ortaya koymuştur. Buna karşılık, "Milletin bağımsızlığını, yine milletin engelleri yenme kararı kurtaracaktır" ifadesiyle, egemenliğin millete ait olduğunu vurgulayarak, ileride kurulacak başka bir devlet şeklinin, yani cumhuriyetin temellerinin atıldığına işaret etmiştir. Sivas'ta toplanacak ulusal kongre kararı ve delegelerin seçimle belirlenmesi talebi, milli irade ve demokrasinin mücadelenin esasını oluşturduğunu göstermiştir. Böylece Amasya Tamimi, Mustafa Kemal Paşa'nın resmi görevinin ötesine geçerek ulusal önderliğe adım atışının ve yeni Türk devletinin kuruluş felsefesinin ilanı olmuştur. Mustafa Kemal, Hüseyin Rauf ve beraberindekiler toplamda 14 gün kaldıkları Amasya’dan 26 Haziran 1919 günü ayrılmışlardır.