Felsefe özgür düşünce demektir.
Sosyoloji, tarihsel varlığının bilince ermektir.
Mantık, sentez yeteneği ve yetisidir.
Tüm bunlar, bağnazlığı kırar, bireyi, bilinçli yurttaş yapar.
Ne var ki okullarımızda nicedir mantık, felsefe, sosyoloji derslerine pek önem vermiyoruz.
Geldiğimiz noktada göçleri, betonlaşmayı ve kültürel yozlaşmayı adeta kanıksamış bulunuyoruz.
Bu olguya dair, mimar, mimarlık tarihçisi, akademisyen, “hocaların hocası" rahmetli Prof.Dr.Doğan Kuban 'ın söyleşisinden kimi alıntıları paylaşmak istiyorum...
"Toplumda kültür yok. 200 küsur üniversite var ama hoca yok, cehalet kurbanı olarak devam ediyoruz, vasatlık her yerde.”
“Bir kültürün birikmesi, bakkaldan mal almaya benzemez. Kentli olmak, kente her taşınanın kentli olduğu anlamına gelmez. Kentli olmak, çağdaş uygarlığı bütünüyle olmasa bile, biraz anlamış olmak demektir.”
“Türkiye, tarihi hastalığı olan cehaletle ve yolsuzlukla savaşıyor. Bu savaşı halk, kendine karşı yapıyor.”
“Türkiye'de felsefe olmadığı için, eleştiri kavramı gelişmedi. Az gelişmiş toplumda eleştiri yaptığın zaman, küfür etmiş sayılıyorsun!”
“Türk aydını, Amerikan sömürgeciliği ve kırsal kültür tarafından esir alındı, olan bitenler ahlaki ve entelektüel iflastır, aydınlar doğrudan katılmıyor olsalar da, toplumu saran ahlaki çöküntüyü sanki normal bir olguymuş gibi izlemekle yetinerek, hoş göstererek, ona ortak oluyorlar.”
Bu çok değerli tespitler üzerine ben ne desem eksik kalacak...
Yazımı tamamlarken şunu gözlemledim: Atatürk'ün yolundan ayrılmak için ne gerekiyorsa yapılmış ve yazık olmuş yarınlara...
Özgürce düşünen, bilim ve sanayisi güçlenen, kentli köylü yaşadığı yerde üretime katılan, gençleri mutlu bir toplum olmamız gerekiyor...
Bunun için de en başta eğitim programlarımız içine mantık, felsefe, sosyoloji derslerini yüklüce ve etkince yerleştirmeliyiz.
Bilmem siz ne düşünürsünüz?