Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 4 Eylül 2023 tarihli yazısı: Özgürlük

İnsanlar ve diğer canlılar!

Kainattaki her şey bir düzen ve nizam içinde hareket etmektedir.

Bu nizama karşı gelen veya geldiğini sanan sadece insandan başkası değilse kimdir?

Yaradılış fıtratında bugünkü ifadeyle kodunda bu var mıdır bilemem? 

Ağaca güvenebilirsin. Bilirsin ki armut ağacı armut verir, elma değil.

Hayvanlara güvenebilirsin çünkü aslan, aslan gibi davranır; çakallık etmez.

Sadece insana güvenemezsin. Yüzüne karşı gülümser iken arkasında hançer gizleyebilen tek yaratıktır.

Ağaçlar ihtiyacı olan kadar suyu topraktan çekiyor, karınca götürebileceği yükü sırtlanıyor, aslan avladığı hayvanı doyuncaya kadar yiyor ve geri kalanını bırakıyor. Siz, kafesinizdeki muhabbet kuşunun yemliğini tıka basa doldursanız da, bahçenizde beslediğiniz köpeğinizin önüne kemikten bir tepe yapsanız da doyacağı kadar yer ve geri kalanı bırakır.

Ya insan!

Kainata sığmayan ihtiraslarının peşinde koşarak, demokrasi ve özgürlük adı altında maddi gücüyle eze eze başkasının ihtiyacı olan şeyleri de çekip alıyor ve diğer insanların sefaletine sebep olmaktan geri kalmıyor şuursuzca. Neyin savaşını kime karşı veriyor inanın kendi de bilmiyor ya da bilmek istemiyor. 

Zamanla anlayabiliyorsunuz aslında, insanların kavgası sizinle değil. Gerçekleşmemiş kişilikleri, oturmamış karakterleri, yaşanmamış çocuklukları, başarılarla gizlemeye çalıştıkları öz değersizlikleri ve inanç eksikliğinin oluşturduğu devasa boşluğun verdiği travmatik sarhoşluk. Bu olumsuz tavırlarla karşılaştığınızda kişisel olarak algılamayınız; siz, bu savaşın nesnesisiniz öznesi değil. Sorun, kişinin kendisine karşı olan çetin benlik savaşı; ister nefs üzerinden diyelim ister ego üzerinden diyelim.

Ya ülkeler!

Demokrasi ve barış getiriyoruz diye gittikleri yerleri sömürmekten başka ne yaptılar en medeni dediğimiz ülkeler? Günümüzün Afrikası fakir değil, yağmalanmış bir kıtadır. Evi soyulan bir adama ‘’Fakir’’ demek hırsızı aklamak olur. Bazı ülkelerde ise bu sömürü enflasyon üzerinden yapılmaktadır kendi halkına karşı yasal zeminde kurallara uygun ekonomi politikaları çerçevesinde. Bilmiyor muyuz ki enflasyon nitelikli bir dolandırıcılıktır felsefik bir pencereden bakıldığında en basit şekliyle.

Bu şirazesi kaymış, terazisi şaşmış yalan dünyada nasıl iyi kalacağız, nasıl özgür olacağız?

İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.

Özgürleşmek için nereden ve nasıl başlayacağız?

‘’Rüzgar esiyorsa, bırak söğüt düşünsün, çınara zaten bir şey olmaz.’’ Diyerek kenarda mı bekleyeceğiz?

Yoksa! Kavakların dikliğine ve boylarının uzunluğuna bakıp; ‘’Kibirli, meyvesiz ve gölgesiz ağaçların dalları bulutlardan sallanır.’’ diyerek biz, iyilik ağacımızdan meyve vermeye devam mı edeceğiz tüm canlılara ve insanlığa bıkmadan usanmadan?

Veya ‘’Bir insanın sukutundan bir şey anlamayan, kelamından da bir şey anlamaz.’’ Diyerek tavrımıza devam mı edeceğiz hal dilinden konuşarak.

Karakterimiz, kalbimiz ve vicdanımız bozulmasın diye az yemek, az insan, az eşya diyerek terk-i diyar mı edeceğiz Anadolu’nun bozulmamış ücra köşelerine.

‘’Kötülere acımak, iyilere zulümdür. Zalimleri affetmek ise mazlumlara zulmettir.’’ Diyerek kendi savaşımızı mı açacağız rüzgarsız havada dönen yel değirmenlerine karşı Don Kişot misali?

Filhakika insan yalnız kalınca mı özgürleşiyor, özgürleşince mi yalnızlaşıyor; ne dersiniz?

Özgürlüğe giden yol güçlü bir karakterden geçer;

* Tavrınız olsun,

* Tarzınız olsun,

* Hedefiniz olsun,

* Prensipleriniz olsun,

* Farkınız olsun,

* Sınırlarınız olsun,

* İnancınız sağlam olsun,

* Davranışlarınız taklit olmasın,

* Düşünceleriniz satılık olmasın,

* Değerleriniz emanet olmasın.

Yolunuz ve bahtınız açık olsun!