Sibel BAY'ın 16 Temmuz 2025 tarihli yazısı: Sinemada Film İzleme Alışkanlığı Neden Bitiyor?

Büyük beklentiler yaratan gişe filmleri vizyona girdiğinde bilet bulmakta zorlandığımız, kapısında kuyrukların oluştuğu o salonlar sanki bir zamanlar kaldı. Şimdi ise sinema salonları boş, “son izleyiciler” sessizce ayrılıyor. Peki, sinemada film izleme alışkanlığı neden bitiyor?

Bir kültürel etkinlik olarak sinema, yıllar içinde hem dünyanın hem ülkemizin değişen ekonomik ve toplumsal koşulları karşısında ayakta kalmaya çalıştı. Ancak içinde bulunduğumuz çağda birçok faktör, sinemayı yavaş ama kararlı bir biçimde hayatlarımızdan çıkarıyor.

Ekonomik Gerçekler ve Enflasyon

Türkiye’de sinemaya gitmek artık yüksek maliyetli bir eğlence haline geldi. Sadece bilet fiyatları değil, ulaşım, atıştırmalıklar ve zaman maliyeti de hesaba katıldığında bir ailenin sinema keyfi, aylık mutfak alışverişi kadar yük oluşturabiliyor. Üstelik bu sadece bize özgü bir durum değil; dünyada da enflasyon bilet fiyatlarını artırdı ve sinema artık ucuz bir eğlence alternatifi olmaktan çıktı. Harcamalarını kısmak zorunda kalan hane halkı için ilk vazgeçilen kalemlerden biri sinema oluyor.

Sosyal Medya ve Dikkat Dağınıklığı

2004’te Facebook’un hayatımıza girmesiyle birlikte sosyal medya, sinema salonlarından zamana dair önemli bir alan çaldı. Artık insanlar birkaç dakikalık videolar izlemekten, akış yenilemekten uzun süre koltukta oturmaya tahammül edemez hale geldi. TikTok, Reels ve Shorts gibi kısa video akışları, uzun süreli odaklanmayı iyice zorlaştırdı. Dikkat süresi kısalan izleyici için sinema salonları artık çekici bir alan değil.

Dijital Platformların Rahatlığı

Netflix, Disney+, Amazon Prime gibi dijital platformlar, ev konforunda film izlemeyi bir lüks olmaktan çıkarıp gündelik bir keyfe dönüştürdü. İstediğiniz saatte, dilediğiniz içecekle, molaya ihtiyaç duyduğunuzda durdurabilerek film izlemek, sinema salonlarındaki katı kurallara kıyasla daha cazip hale geldi.

Sinemanın Büyüsünün Kaybolması

Bir zamanlar sinema büyülü bir deneyimdi. Şehirdeki en büyük etkinliklerden biriydi ve salonlar sosyalleşme alanlarıydı. Ancak günümüzde sinema artık eski büyüsünü yitirdi. Herkesin elinin altında dev ekran televizyonlar, hızlı internet ve dijital platformlar varken “sinema günü” kavramı yavaş yavaş anlamsızlaşıyor.

Orijinal Senaryoların Azalması

Sinemada anlatılacak yeni hikâye bulmak giderek zorlaşıyor. Gişe rekorları kıran filmlerin büyük çoğunluğu ya devam filmi ya da yeniden çevrimlerden oluşuyor. Orijinal senaryoların azlığı, izleyicinin heyecanını kaybetmesine ve “bu filmi de evde izlerim” demesine neden oluyor.

Ev Sinema Sistemlerinin Gelişmesi

Televizyon ekranlarının büyümesi ve kalitesinin artması, projeksiyon cihazlarının erişilebilir hale gelmesiyle birlikte evde sinema keyfi gerçek bir alternatife dönüştü. 4K çözünürlük, güçlü ses sistemleri ve konforlu koltuklar ile izleyici, karanlık, havasız salonlardan uzaklaşarak evinin rahatlığında kaliteli bir izleme deneyimi yaşayabiliyor.

Salon Deneyiminin Sorunları

Sinema salonlarında telefon ışıkları, yüksek sesle konuşan seyirciler, uygunsuz davranışlar, sürekli kalkıp inen izleyiciler, aşırı sesli atıştırmalık tüketimi gibi etkenler izleyiciyi rahatsız ediyor. İnsanlar artık film keyfini huzursuz bir ortamda yaşamak istemiyor ve “salon adabı” sorunu sinemayı geri plana itiyor.

Büyük şehirlerde bile salon kalitesinde ciddi bir düşüş söz konusu. Karanlık perdeler, eskiyen koltuklar, kötü kokular ve hijyen eksikliği, sinema deneyimini keyifli olmaktan çıkarıyor. İyi hizmet almak isteyen izleyici, çok yüksek ücret ödemek zorunda kalıyor, bu da sinema keyfini “lüks” hale getiriyor.

Filmlerin Sürelerinin Uzaması

Eskiden 1,5-2 saat arası filmler normalken günümüzde birçok film 2,5-3 saate ulaşıyor. Bu süre, insanların sinema programlarına uymasını zorlaştırıyor ve zaman maliyeti yüksek olduğu için izleyici “vaktim yok” diyerek salonlara daha az gitmeye başlıyor.