Sibel BAY'ın 17 Eylül 2025 tarihli yazısı: Sosyal Medyada Bilgi Kirliliği: Paylaş Tuşunun Bedeli
Sosyal medya, hepimize sınırsız bir ifade özgürlüğü sunmaktadır. Bir fotoğraf, bir cümle ya da bir video saniyeler içinde milyonlara ulaşabilir. Bu demokratikleşme ilk bakışta büyüleyici görünse de, beraberinde bilgi kirliliği gibi ciddi bir sorun taşımaktadır.
Bir haberi paylaşmak artık saniyelik bir refleks biçiminde ilerliyor. Meydana gelen olay ve olguları “Doğru mu, değil mi?” diye düşünmeden beğen tuşuna basıyor, arkadaşımıza yolluyoruz ya da kendi sayfamızda paylaşıyoruz. Oysa o satırların gerçeği ne kadar yansıttığını sorgulamak çoğu zaman aklımıza gelmiyor. Böylece yanlış bilgi, doğrulardan daha hızlı dolaşıma giriyor.
Sosyal medyada yayılan bilgi kirliliğinin etkisi sadece bireysel yanılgılarla sınırlı değildir. Sağlık alanında yanlış tedavi önerileri, toplumsal olaylarda asılsız ihbarlar, seçim süreçlerinde manipülatif içerikler toplumun huzurunu ve güvenini zedeler. Bir “sahte haber”, binlerce insanın davranışını değiştirebiliyor.
Algı yönetimi, artık klasik medyanın tekelinden çıktı. Birkaç dakikalık kurgu videolarla, “kanıt” süsü verilmiş ekran görüntüleriyle toplumun ortak hafızası yeniden şekillendirilebiliyor. İnsanlar doğruyu bulmak yerine, kendi inançlarına en uygun olana sarılıyor. Bu da kutuplaşmayı daha da derinleştiriyor.
Çözüm basit ama emek isteyen bir noktada duruyor: Sorgulamak.
Bir paylaşımı gördüğümüzde “Kaynağı ne, güvenilir mi, başka yerlerde de doğrulanmış mı?” sorularını sormadan inanmak, aslında kendi aklımıza haksızlık etmek anlamına geliyor. Sosyal medyayı tamamen suçlamak kolaycılık olmakla birlikte esas mesele, onu nasıl kullandığımızda gizlidir.