Sibel BAY'ın 6 Ağustos 2025 tarihli yazısı: Sosyal Medyada Mutluluk Zorunluluğu
Günümüzde sosyal medya, bireylerin günlük yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Fotoğraflar, videolar, hikâyeler ve gönderiler aracılığıyla insanlar hayatlarının çeşitli anlarını diğerleriyle paylaşmakta; kimi zaman bu paylaşımlar gerçek duyguları yansıtmakta, kimi zaman ise yalnızca bir algı oluşturma çabasıyla yapılmaktadır. Özellikle mutlu görünme baskısı, sosyal medyanın giderek artan bir yan etkisi olarak dikkat çekmektedir.
Her gün yüzlerce “gülümseyen yüz”, “mükemmel ilişkiler”, “başarı dolu hayatlar” ve “rüya gibi tatiller” görüyoruz. Ancak ekranın ardındaki gerçekliğin ne kadarının bu paylaşımlara yansıdığı ciddi bir soru işaretidir. Araştırmalar, sosyal medya kullanıcılarının büyük bir bölümünün, olduklarından daha mutlu ve başarılı görünmek için içerik oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, kişisel bir tercih gibi görünse de, toplumsal düzeyde önemli psikolojik ve sosyolojik etkiler yaratmaktadır.
Mutluluk, her bireyin yaşamında farklı biçimlerde yer bulur. Ancak sosyal medyada sergilenen “tek tip” mutluluk kalıbı, gerçek hayatta bu kalıba uymayan bireylerde yetersizlik, kıyaslama ve hatta depresyon duygularını tetikleyebilir. Birçok kişi, sosyal medyada sürekli mutlu görünme ihtiyacı hissederken, gerçek duygularını bastırmakta veya onları ifade etmekten kaçınmaktadır. Bu da duygusal sağlığı olumsuz etkileyebilecek bir tabloyu beraberinde getirmektedir.
Burada temel sorun, sosyal medyanın kendisi değil; onun nasıl ve ne amaçla kullanıldığıdır. Platformlar, doğru kullanıldığında bilgiye ulaşma, sosyalleşme ve farkındalık yaratma gibi birçok fayda sağlayabilir. Ancak bireylerin, sürekli bir beğeni arayışıyla, kendi hayatlarını sürekli başkalarınınkiyle kıyaslaması, sahte bir mutluluk atmosferi oluşturmakta ve bu atmosferin içine sıkışan insanlar, gerçek yaşamdan uzaklaşabilmektedir.
Bu noktada bireylere düşen görev, sosyal medyayı bir vitrin değil, bir iletişim aracı olarak görmek ve kullanmaktır. Herkesin hayatında inişler ve çıkışlar vardır. Her duygu doğaldır; mutluluk kadar üzüntü de insanidir. Bu gerçekliğin farkına varmak ve sosyal medya karşısında eleştirel bir bilinç geliştirmek, hem kişisel hem toplumsal sağlığımız açısından önemlidir.