Betül Gökçe AKGÖL'ün 11 Kasım 2025 tarihli yazısı: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Birinci Dönem
16 Mart 1920 Salı günü İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesiyle, Meclis-i Mebusan basılmış, bazı mebuslar tutuklanmış veya kaçmıştır. Mustafa Kemal Paşa tarafından beklenen bir durum olan bu gelişme üzerine , İstanbul'un işlevselliğini yitirmesiyle Ankara'da yeni bir milli meclis toplama fikri ortaya çıkmıştır. Mustafa Kemal Paşa, 17 Mart 1920'de yolladığı genelge ile Ankara'da, İstanbul'dan gelecek mebusların da katılabileceği, olağanüstü yetkilere sahip bir meclis açılacağını kararlaştırmıştır. Ancak "Kurucu Meclis" terimi konusunda Kazım Karabekir ve bazı komutanlar ile valiler tarafından itirazlar yükselmiştir. Tartışmaların ardından Mustafa Kemal Paşa, 19 Mart 1920’de, Ankara’da olağanüstü yetkilerle donatılmış bir Meclis’in açılacağını ve bu amaçla yeniden seçimlerin yapılacağını içeren yeni Seçim Talimatı’nı yayımlamıştır. Talimatnameye göre her livadan beş üye seçilecek ve seçimler en geç on beş gün içinde bitirilip seçilenler Ankara’ya gönderilecekti.
Meclisin Kuruluşu, Hükümet Modeli ve İlk Kararlar
Seçim çalışmaları Anadolu'da hızla ilerlese de, iletişim yetersizlikleri ve bazı livalardaki sorunlar nedeniyle seçimler uzamış, hatta Meclis açıldıktan sonra bile bazı bölgelerde devam etmiştir. Seçimlerin tamamlanamamış olmasına rağmen, daha fazla beklemenin mümkün olmadığını gören Mustafa Kemal Paşa, Meclis’in 23 Nisan Cuma günü açılmasını kararlaştırmıştır. Bu karar, dinin kutsallığından yararlanmak ve halk üzerinde etki yaratmak amacıyla camide kılınacak Cuma namazı ve kurban kesimi gibi dini öğeler taşıyan bir telgrafla duyurulmuştur. 23 Nisan 1920'de Meclis, Ankara’da bulunan 115 milletvekili içinde en yaşlısı olan Sinop Milletvekili Şerif Bey’in söyleviyle açılmıştır.
24 Nisan'da Mustafa Kemal Paşa, vatanı kurtarmak için acilen bir hükümetin kurulması gerektiğini ve bu hükümetin meclis adına vekil olarak iş yapıp doğrudan meclise sorumlu olmasını önermiştir. Kuvvetler birliğini savunan Paşa, yasama ve yürütme yetkilerinin Meclis'in elinde olması, Meclis'ten seçilmiş bir heyetin hükümet işlerini yürütmesi ve Meclis başkanının bu heyetin de başkanlığını üstlenmesi gerektiğini belirtmiştir. Aynı gün yapılan seçimlerde Mustafa Kemal Paşa Meclis Reisi, Celalettin Arif Bey ise İkinci Reis seçilmiştir. İlk aşamada geçici bir hükümet kurulması fikri benimsenmiş , ve 25 Nisan 1920'de Geçici Yürütme Komisyonu seçilerek hükümet oluşturulmuştur.
Hükümetin yapısına dair tartışmalar sürerken, 2 Mayıs 1920'de kabul edilen İcra Vekillerinin Seçim Şekline Dair Kanun ile meclis hükümeti modeli yasal çerçeveye oturtulmuştur. Bu yeni sistemde hükümetin bir başkanı yoktu, vekiller meclis tarafından seçiliyordu. Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa hükümetin de başkanı olmuştur. 29 Nisan 1920'de Hıyanet-i Vataniye Kanunu kabul edilmiş ve Meclis'e yargı yetkisi verilmiştir. Devlet yapısını belirleyen ve Meclis hükümeti sistemine anayasal çerçeve oluşturan en büyük adım ise 20 Ocak 1921'de kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile atılmıştır.
Meclis İçindeki Gruplaşmalar
Meclis açıldıktan sonra Mustafa Kemal Paşa'nın çoğunluktan destek görmesine rağmen farklı görüşlere sahip gruplar ortaya çıkmıştır. 1921 yılının ortalarına kadar faaliyet gösteren başlıca gruplar; Tesanüd Grubu, İstiklal Grubu, Müdafaa-i Hukuk Zümresi, Halk Zümresi ve Islahat Grubu'dur. Ayrıca sol partiler olarak Türkiye Komünist Fırkası ve Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası da kurulmuştur.
Gruplaşmaların artması üzerine Mustafa Kemal Paşa harekete geçmiş ve 10 Mayıs 1921'de kendisinin reis olduğu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nu (Birinci Grup) kurmuştur. Bu grup, Meclis çoğunluğunu büyük ölçüde iktidarın denetimi altına almıştır. Birinci Grup'un kurulmasından sonra örgütsüz kalan muhalif mebuslar ise 1922 Temmuz ayında İkinci Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Gubu'nu (İkinci Grup) kurmuşlardır.
İkinci Grup'un temel görüşü, rejime karşı olmamakla birlikte uygulamalardaki sorunlar çerçevesinde oluşmuştur. Muhalif mebuslar; Meclis üstünlüğünün devre dışı bırakılması, Heyet-i Vekile'nin Meclis bilgisi dışında hareket etmesi, vekil seçimlerinde Meclis Başkanı'nın aday gösterme yöntemi, Meclis Başkanlık Divanı'nın tarafsızlığı, temel hak ve özgürlüklerin eksikliği, Başkumandanlık Kanunu ile verilen olağanüstü yetkiler ve İstiklal Mahkemelerinin uygulamalarına karşı çıkmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı ve yeni hükümetin kurulması, İstanbul'un işgalinin zorunlu kıldığı bir süreç olarak, Milli Mücadele'nin merkezi otoritesini Ankara'ya taşımıştır. Meclis'te kurulan meclis hükümeti sistemi ve yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin Meclis'te toplanması, olağanüstü şartların ürünü olmuştur. Meclis içinde Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Birinci Grup ve muhaliflerin oluşturduğu İkinci Grup arasındaki çatışmalar, Milli Mücadele'nin başarısı için Meclis bütünlüğünün korunması çabasıyla birlikte devam etmiş, İkinci Grup'un bazı kazanımlarıyla sonuçlanmıştır. Bu gruplaşmalar, ilerleyen dönemde oluşacak siyasi yapının temelini oluşturmuştur.