Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 17 Mayıs 2025 tarihli yazısı: Adalet ve Eşitlik Penceresinden Astsubaylar

Adalet ve eşitlik, insanlık tarihinin en temel tartışma konularından biridir. Bu iki kavram, bireylerin, toplumların ve devletlerin huzur, refah ve sürdürülebilir bir düzen içinde yaşayabilmesi için vazgeçilmezdir. Ancak adalet ve eşitlik kavramları sıklıkla birbiriyle karıştırılır ya da birinin diğerini otomatik olarak sağladığına dair yanlış bir algı oluşur.

Adalet ve eşitlik kavramlarının anlamlarını, birbirleriyle ilişkilerini ve farklı alanlarda nasıl uygulanmaları gerektiğini ele almak; bize, olaylara farklı bir bakış açısı ile bakmamızı, düşünce sistemimizde puzzle taşlarını doğru yere koymamızı sağlar.

Ayrıca, Astsubaylar gibi yıllardır ötelenen tazminat hakları olan, iyileştirilmesi geciken özlük haklarındaki eksiklikleri ile kayıpları en üst seviyeye varan, en düşük maaş bağlama oranları ile mağduriyet yaşayan çok sayıda emeklisi bulunan ve meslek grupları arasındaki adaletsizlik gibi somut bir örneği de merkeze alarak konuyu derinlemesine incelemek Adalet ve Eşitlik kavramlarının yaşatılmasına can suyu olur diye düşünüyorum.

Adalet ve Eşitlik

Adalet, bireylerin hak ettiklerini almaları, haksızlıkların giderilmesi ve toplumsal düzenin hakkaniyet temelinde sürdürülmesidir. Eşitlik ise bireylerin hak, fırsat ve muamele açısından ayrımcılığa uğramadan aynı değerde görülmesidir. Ancak eşitlik, her zaman adaleti sağlamaz; adalet de her zaman eşitlik anlamına gelmez. Örneğin, eşitlik herkesin aynı maaşı almasını gerektirirken, adalet, bireyin emeği, sorumluluğu ve katkısına göre hak ettiğini almasını savunur. Bu nedenle, adalet ve eşitlik birbiriyle tamamlayıcı ancak farklı kavramlardır.

Adalet sağlandığında eşitlik otomatik olarak sağlanmaz, çünkü adalet bireysel farklılıkları ve hak edişi gözetir. Aynı şekilde, eşitlik sağlandığında da adalet garanti edilmez; zira eşitlik, bireylerin özel durumlarını veya toplumsal dengesizlikleri göz ardı edebilir. Önemli olan, bu iki kavramın dengeli bir şekilde uygulanmasıdır.

Adaletin sağlanması için temel ilkeler şunlardır:

Hakkaniyet: Bireylerin hak ettiklerini alması.

Tarafsızlık: Ayrımcılık yapılmadan karar alınması.

Şeffaflık: Süreçlerin açık ve denetlenebilir olması.

Vicdan: Kararların ahlaki bir temele dayanması.

Evrensellik: Adaletin herkes için geçerli olması.

Adalet, farklı alanlarda farklı şekillerde uygulanır:

Evde Çocuklar Arasında Adalet

Evde adalet, çocukların ihtiyaçlarına ve bireysel özelliklerine göre muamele görmesidir. Örneğin, iki çocuğa aynı miktarda harçlık vermek eşitliktir, ancak birinin özel bir sağlık ihtiyacı varsa, ona daha fazla kaynak ayrılması adalettir. Ebeveynler, sevgi, ilgi ve disiplin dağılımında tarafsız olmalı, çocukları arasında kıyaslama yapmaktan kaçınmalıdır.

Kişiler Arasında Adalet

Kişiler arası ilişkilerde adalet, empati, saygı ve dürüstlükle sağlanır. Örneğin, bir arkadaş grubunda herkesin fikrine eşit derecede değer verilmesi, adaletin temelidir. Ancak birinin daha fazla sorumluluk üstlenmesi durumunda, ona daha fazla söz hakkı tanınması da adil olabilir.

İnanç Sistemleri ve Dinlerde Adalet

Dinler, adaleti genellikle ilahi bir ilke olarak tanımlar. İslam’da adalet, “Herkese hak ettiğini vermek” olarak ifade edilir ve Kur’an’da “Adaletle hükmedin” (Nisa, 58) emriyle vurgulanır. Hıristiyanlıkta “altın kural” (başkasına, sana yapılmasını istediğin gibi davran) adaletin temelidir. Dinler, vicdan ve ahlak yoluyla bireyleri adil olmaya yönlendirir. Ancak din adına yapılan yanlış yorumlar, ayrımcılığa ve adaletsizliğe yol açabilir.

Devlet Yönetiminde Yasa ve Hukuk Çerçevesinde Adalet

Devlet, adaleti yasalar ve bağımsız yargı yoluyla sağlar. Hukukun üstünlüğü, herkesin kanun önünde eşit olduğunu garanti eder. Ancak yasaların kendisinin adil olması gerekir. Örneğin, Astsubayların tazminat ve özlük hakları gibi konularda yıllardır süren adaletsizliğe konu olan hususlar, yasaların yetersizliğinden veya uygulanmamasından kaynaklanır. Devlet, bu tür mağduriyetleri gidermek için şeffaf, kapsayıcı ve hakkaniyete dayalı politikalar geliştirmelidir.

İşyerinde Adalet

İşyerinde adalet, eşit işe eşit ücret, liyakat esaslı terfi ve ayrımcılığın önlenmesiyle sağlanır. Örneğin, kadın ve erkek arasında ücret eşitliği, adaletin temel gerekliliklerinden biridir. Ancak Astsubaylar gibi bazı meslek grupları, diğer kamu çalışanlarına kıyasla mesai, görev zorluğu, sorumluk ve çalışma şartları nedeniyle adaletsizliği yansıtan kıyaslamaların içinde bulur kendini. Bu durum, motivasyon kaybına ve meslektaşlar arasında eşitsizlik algısına yol açar.

Meslek Grupları Arasında Adalet

Meslek grupları arasında adalet, her mesleğin toplumsal katkısına ve sorumluluğuna uygun şekilde değer görmesiyle sağlanır. Astsubaylar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin belkemiği olmalarına rağmen, yıllardır ötelenen tazminat hakları, emeklilikteki düşük maaş bağlama oranları ve özlük haklarındaki eksiklikler nedeniyle mağduriyet oluştuğuna inanmaktadır. Örneğin, bir Astsubayın maaşı, benzer sorumluluk taşıyan diğer kamu çalışanlarına kıyasla daha düşüktür. Bu durum, hem adalet hem de eşitlik ilkelerine aykırıdır. Çözüm, Astsubayların haklarının diğer meslek gruplarıyla eşitlenmesini sağlayacak kapsamlı bir reformdur.

Kamu Düzeninde Adalet

Kamu düzeni, adaletin toplumsal düzeyde uygulanmasıyla sağlanır. Bu, kaynakların adil dağıtımı, sosyal hizmetlere eşit erişim ve güvenlik hizmetlerinin tarafsızlığıyla mümkündür. Örneğin, Astsubayların özlük haklarındaki adaletsizliğe yol açabilecek dereceki mağduriyet, kamu düzeninde bir dengesizlik yaratır ve bu durum, kamu vicdanını zedeler.

Özgürlükler ve Bireysel İnsan Hakları Kapsamında Adalet

Adalet, bireylerin ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü ve eşit muamele görme gibi temel haklarının korunmasıyla sağlanır. İnsan hakları evrensel bir ilkedir ve devletlerin bu hakları koruması zorunludur. Ancak Astsubaylar gibi belirli grupların haklarının sürekli ötelenmesi, bireysel haklar kapsamında adalette dengesizlik yaratır.

Eşitlik

Eşitlik, bireylerin cinsiyet, etnik köken, din, meslek veya sosyal statü farkı gözetilmeden aynı haklara sahip olmasıdır. Ancak eşitlik, kör bir uygulama değildir; bireylerin özel durumlarını göz önünde bulundurmalıdır. Eşitlik, şu alanlarda özellikle önemlidir:

Kadın-Erkek Arasında Eşitlik

Kadın ve erkek arasında eşitlik, eğitim, iş hayatı ve sosyal haklar açısından sağlanmalıdır. Örneğin, kadınların aynı iş için erkeklerden daha az ücret alması, hem adaletsiz hem de eşitsiz bir durumdur. Türkiye’de kadın istihdamı ve yönetim kademelerindeki temsiliyeti hâlâ düşük seviyelerdedir. Bu, eşitlik ilkesinin uygulanmadığını gösterir.

İşe Alımlarda Eşitlik

İşe alımlarda liyakat esas alınmalı, cinsiyet, etnik köken veya kişisel bağlantılar değil, yetkinlik değerlendirilmelidir. Örneğin, işçi ve memur alımlarında şeffaf ve adil bir süreç, eşitlik ilkesinin temel gerekliliğidir.

Kanun ve Yargı Önünde Eşitlik

‘’Herkes, kanun önünde eşittir.’ ile ‘’Kanun önünde herkes eşittir" cümlelerinin derin anlamını iyi okumak gerekir.

Etik Kurallar Çerçevesinde Eşitlik

Etik kurallar, bireylerin birbirine saygı duymasını ve ayrımcılık yapmamasını gerektirir.

Adaletin Vicdan ile İlişkisi

Adalet, vicdanla doğrudan bağlantılıdır. Vicdan, bireyin doğru ile yanlışı ayırt etme yetisidir ve adaletin uygulanmasında rehberdir. Örneğin, Astsubayların yıllardır hak ettiği tazminatı alamaması, vicdan sahibi yönetici ve karar alıcıları rahatsız etmelidir. Vicdan, adaletin yalnızca yasalara değil, ahlaki ilkelere de dayanmasını sağlar. Ancak vicdan, bireysel bir kavram olduğu için, adaletin kurumsal düzeyde sağlanması için yasalar ve denetim mekanizmaları gereklidir.

Eşitlik ve Bilim

Eşitlik kavramı, ilim ve bilim kapsamında nesnel ölçüt: Eşitlik, bireylerin yetenek, çaba ve katkılarına göre fırsatlara erişimini sağlamalıdır. Bilim, eşitliği veri temelli bir yaklaşımla ele alır. Örneğin, Astsubayların maaş ve tazminat oranlarının diğer meslek gruplarıyla karşılaştırılması, eşitlik ilkesinin ihlal edildiği gerçeğini açıkça gösterir. Memur-Öğretmen-İşçi-İmam-Astsubay meslek grupları için bilimsel analiz yapılacak olsa, daha verileri almadan sonucu şimdiden tahmin edebiliriz. Bilimsel analizler, bu tür eşitsizliklerin giderilmesi için politikalar geliştirilmesine yardımcı olabilir.

Astsubayların Adalet ve Eşitlik Mücadelesi

Astsubaylar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin omurgasını oluşturur, ancak yıllardır adalet ve eşitlikten yana mağduriyet oluşturan birtakım sorunlar da yaşamamış değillerdir. Başlıca sorunlar şunlardır:

Tazminat Hakları: Astsubayların haklı tazminat talepleri yıllardır karşılanmamıştır.

Özlük Hakları: Özlük haklarındaki iyileştirmeler bir türlü yapılmamıştır. (Derece, gösterge, tayin, lojman, kamp...)

Emekli Maaş Bağlama Oranları: Astsubayların emekli maaş bağlama oranları, benzer sorumluluk taşıyan diğer kamu çalışanlarına kıyasla en düşük seviyelerdedir. Bu, emeklilikte telafisi mümkün olmayan ciddi bir gelir kaybına yol açmaktadır. Emekli astsubaylar, emeklilikte ikinci bir işte çalışmak zorunda kalmaktadır.

Bu sorunlar, hem adalet hem de eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil etmiyor mu diye düşünmek gerekir.

Adalet ve eşitlik, insanlığın ortak idealleridir. Ancak bu idealler, yalnızca yasalar, vicdan ve toplumsal duyarlılık bir araya geldiğinde gerçeğe dönüşebilir. Astsubayların yıllardır süren mağduriyeti, adalet ve eşitlik kavramlarının ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. Evde, işyerinde, devlet yönetiminde veya yargı önünde adalet ve eşitlik, bireylerin hak ettikleri değeri görmesiyle sağlanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Astsubayların tazminatların verilmesi, emekli maaş bağlama oranlarının artırılması ile özlük haklarındaki iyileştirmeleri bir an önce kanunlaştırarak, adalet ve eşitlik yolunda önemli bir adım atabilir. Bu, yalnızca Astsubaylar için değil, tüm toplum için bir kazanç olacaktır.

Çünkü adalet, bir toplumun vicdanı; eşitlik ise onun ruhudur.