Hüseyin ALPASLAN'ın 19 Mayıs 2025 tarihli köşe yazısı: Umutsuzluğun Karanlığından İstiklal Şafağına: 19 Mayıs 1919
1919 yılının o melankolik ve muzdarip günlerinde, Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletleri'nin amansız ve cüretkâr işgali altında âdeta can çekişmekteydi. Mondros Mütarekesi'nin henüz mürekkebi kurumadan, vatanın dört bir yanı düşman postallarıyla çiğneniyordu. Asırlık şanlı ordular terhis edilmiş, milletin namusu olan silahlar celp ve imha edilmiş, ülkenin şah damarları hükmündeki iletişim ve ulaşım hayati noktaları işgal kuvvetlerinin tasarrufuna geçmişti.
Milletin metanet ve mukavemet damarları adeta kesilmiş, her köşe başında ümitsizlik ve yılgınlık atmosferi tesirini icra ediyordu. Devletin payitahtı İstanbul ise, işgal güçlerinin tahakkümü altında âciz ve bi-taraf bir vaziyetteydi. Ulü'l-emr makamındaki Padişah ve hükûmet, milletin feryatlarına bigâne kalarak, kurtuluşu işgalcilerin merhametinde aramak gibi bir gaflete düçar olmuşlardı. İşte böyle bir yeknesak ve karanlık tabloda, Anadolu'nun sinesinde, küllenmiş bir izzet ve istiklal ateşinin yeniden tezahür edeceği o mukadder tarihi an yaklaşmaktaydı.
Tam da bu yeis dolu, karamsar günlerde, Sultan Vahdettin tarafından, zahiren Karadeniz Bölgesi'ndeki asayişi temin etmekle görevlendirilen Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a doğru yola çıkması, tarihin seyrini değiştirecek emsalsiz bir dönüm noktası olacaktı. Ancak Paşa'nın zihninde yatan asıl gaye, verilen resmi görevin fevkinde ve çok ötesindeydi. O, milletin içinde bulunduğu umutsuzluktan sıyrılarak, istilaya karşı topyekûn bir direniş başlatması gerektiğine zerre kadar şüphe duymaksızın inanıyordu.
Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a gitme iradesi, sadece rutin bir askeri görevlendirme değil, aynı zamanda derin feraseti, sarsılmaz cesareti ve milletine olan ebedi inancının tezahürüydü. O, Anadolu'nun mazisindeki ihtişamı ve istikbalindeki potansiyeli, milletin kayıtsız şartsız bağımsızlık arzusunu derinlemesine hissediyordu. İstanbul'daki aşağılanma ve teslimiyet karşısında, Anadolu'nun bağrında yeni bir ümit ışığını yakılması gerektiğinin idrakindeydi.
19 Mayıs 1919 tarihinde, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyetin Bandırma Vapuru ile Samsun'a ayak basması, sadece coğrafi bir varış değil, aynı zamanda Türk milletinin mukadderatını yeniden yazmaya başladığı tarihi bir milattı. O gün, Samsun'un rutubetli ve hüzünlü havasında, istiklal mücadelesinin ilk kıvılcımı çakmış, Anadolu'nun dört bir yanına yayılacak olan direniş ateşinin fitili ateşlenmişti. Bu kutlu çıkış, milli iradenin müstakil tecelligâhı olacak olan Ankara'ya doğru atılan ilk ve en hayati adımdı. Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a varır varmaz, bölgedeki muteber askeri ve sivil yetkililerle irtibat kurarak, milletin içinde bulunduğu vahim durumu ve icra edilmesi gerekenleri sarahatle ifade etmeye başladı. O'nun azimli, kararlı ve etkili üslubu, kısa sürede milli bir uyanışa neden oldu.
Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'daki ilk temasları ve ardından Havza'ya geçerek neşrettiği genelge, milli bilincin teşekkülünde ve direniş ruhunun inşasında hayati bir rol oynadı. Havza Genelgesi ile ilk defa işgallere karşı kitlesel protesto mitingleri düzenlenmesi çağrısı yapışmış ve milletin gür sesi yükselmeye başlamıştır. Ardından Amasya Genelgesi ile "vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir, milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır " şiarı ilan edilmiş ve Erzurum ve Sivas Kongrelerinin akdi kararlaştırılmıştır. Bu kongreler, milli iradenin tezahür ettiği, bölgesel direniş hareketlerinin birleşerek geleceğe dair stratejilerin belirlendiği mühim dönüm noktaları olmuştur. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'da yaktığı o ilk nurani kıvılcım, dalga dalga tüm Anadolu'ya sirayet etmiş, işgale karşı verilecek olan destansı mücadelenin muhkem zeminini hazırlamıştır.
Netice-i Kelam, Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışı, Türk milletinin bekası mücadelesinin en nazik ve kritik anlarından biridir. O gün atılan o mütevazı adım, milletin azim, iman ve kararlılığı sayesinde, tarihin akışını kökünden değiştirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tesisine giden yolda en müstesna kilometre taşı olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ileri görüşlülüğü, yiğitliği ve eşsiz liderliği sayesinde, umutsuzluğun karanlığı bertaraf edilmiş, bağımsızlık meşalesi ebediyete kadar yanmıştır. Bu şanlı hadise, gelecek nesiller için de ilham kaynağı olmaya devam edecektir.