Betül Gökçe AKGÖL'ün 22 Temmuz 2025 tarihli yazısı: Sessiz Ev
Sessiz Ev, İstanbul’dan babaannelerini ziyarete gelen üç farklı kardeşin konakta geçirdikleri bir hafta üzerinden, 80’ler döneminin politik yüzüne ışık tutan olayların aktarıldığı bir roman. Birisi alkole düşkün bir doçent, diğeri devrimci bir öğrenci, diğeri ise zengin olma hayalleri kuran bir genç.
Cennethisar’da kaldıkları bir haftalık süre boyunca geçmişte ve şimdi yaşanan tüm olayları ayrıntılı bir biçimde bizlere aktarıyorlar.
Kitap, genel hatlarıyla ateist olan kocası Selahattin'in vefatından sonra onun anılarıyla yaşayan dindar bir kadın olan Fatma'nın yaşamını anlatıyor. Hikâye, bir gün torunlarının konağa gelişiyle başlıyor. Aslında anlatım, olaylardan çok bilinç akışı üzerine kurulu. Okuyucu, bir büyükanne olan Fatma'nın zihninde dolaşıyor. Depresif, huysuz ve hayata küsmüş bir yaşlı kadın; geçmişe tutunmuş, torunlarının yanındaki samimiyetsiz ilgisinin farkında, oldukça zeki bir karakter olarak çizilmiş. Kitapta yaşlılarla gençler arasındaki büyük uçurum başarılı bir şekilde yansıtılıyor.
Beş farklı karakterden kendi hikayelerini, kendi cümleleriyle okuyoruz. Bu cümlelerin geri planında ise üç kuşak üstünden fikir çatışmalarına şahit olmak var. Bir de kadınların yaşadığı şiddet döngüsü,romanın içine çok güzel yerleştirilmiş. Kitabın ana iki kadın karakterinden biri fiziksel şiddet diğeri psikolojik şiddete maruz kalıyor ve sanırım Sessiz Ev’in sessizliği de kadınların susmalarından geliyor.