Dr. R. Bülend KIRMACI'nın 20 Haziran 2025 tarihli yazısı: Sokağın Yüzü Asık
Sokağa çıkıyorsunuz, yüzü gülen kimse yok.
Genç, orta yaşlı, yaşlı, kadın, erkek, çoluk çocuk; yüzleri asık insanların ülkesi haline geldik.
Komşu komşuyu tanımaz, bayram seyran kapımız çalınmaz devirdeyiz.
İnsanlar yılgın, bedbin, mahzun oradan oraya koşturuyorlar.
Vitrinler, alış veriş merkezleri dolu ancak cepler boş, alış veriş pek yok.
Gıda satan mekanlarda belli oranda insanlar var; ancak şehrin nüfusuna göre buralara gelebilenlerde yüzde beşi aşmıyor.
Tıpkı TV'lerde her gece aynı tiplerin ahkam kestiği gibi, gezip tozup, alışveriş yapanlarda hep aynı bir avuç kesim...
Gelir dağılımı Dünya'nın en bozuk ülkelerinden biriyiz.
Milyonlarca göçmeni içimize almış, kültürel yozlaşmanın etkisiyle sağduyumuz şaşmış vaziyetteyiz.
Şu veriler bakın:
İşsizlik % 8.6
Genç işsizlik % 15.7
(resmi veriler)
Açlık 25 bin TL
Yoksulluk 81 bin TL
OECD'nin en uzun saatler çalışan ve çalışanlarının yarısından fazlası asgari ücretli olan ülkemizde, geçinmek bir felaket!
Ve her gece cinayet, kavga, mafya haberleri ile içimiz daralıyor...
Türkiye yaşamıyor!
Türkiye, yaşarmış gibi yapıyor.
Türkiye beslenmiyor; karnı zar zor doyuyor...
Türkiye seyahat etmiyor; hala kırsaldan kente sürgün veriyor...
Türkiye gerçek anlamda gelişmiyor; pahalı oteller ve paralı yollar ile kartpostal ekonomisi misali sözde kalkınıyor!
Evet, sokaklar hüzün dolu...
Bizi biz olmaktan alıp tanınamaz hale getiren bu sistem;
24 Ocak Kararları ile başladı, neo-liberal siyasetle devam etti;
Hemen her şeyi sattık, özeleştirdik, fabrikasız, işsiz kaldık;
Ekonomik anlamda devlette ferman, vatandaşta derman kalmadı...
Sokağın profilini çizen işte bu koşullardır.
Yüzü mutluluk ve umut yansıtan bir Türkiye,
Uzaktır ama asla erişilmez değildir...